Çarşamba, Ocak 30, 2013

YONTARLAR CENNETİ ÜLKEM

        Bu gün, “yontma” kavramının derinliklerinde yol alalım. Kendimize bir çeki düzen verelim.  Yontu=parça= çıkar= mal, üstüne mal, para üstüne para, çıkar üstüne çıkar koymaktır, çıkar çetelerinin işi. Yontarlarca; vatan, millet, din, iman, ahlak… yasaları da neymiş, aldanmayınız. Kendinizi onlardan koruyunuz.

         Rengi, biçimi, siyaseti, mesleği, yoktur yontarların. Anadolu’nun tüm köşe başları, çeşme başları, ağaç gölgeleri, köyde, kasabada, kentte yollar, kaldırımlar, boş meydanlar, onlar içindir. Gülücükleri sahte, davranışları sinsidir. Ormanın aslanlarına saldırır, filleri alt ederler.

         Tüm siyasi, ekonomik, kültürel örgütlenmelerin içinde, kameraların gözünün içine bakarlar elleri ceplerinde,  para keseleri sırtlarına dikilmiştir. Köşe başlarında, mezarlıklarda, köprülerde, yol kavşaklarında, köy, kasaba, kent meydanlarında onları ağlarken görürsünüz. Yüreğiniz dayanmaz, ağlayışlarına. Bir taş çorba parası, memleketine ulaşmak için bilet parası için kapı, kapı dolaşırlar.

         İşin rengi değişti. Kurumlar adına teşkilatlandıklarını basından okuyoruz. Kimi savcının, kimi Emniyet müdürünün, kimi mali müşavirin ad ve isimlerini kullanarak,  vatandaşları soymanın, yolmanın peşine düştüler.

         Güzel ülkemizin güzel insanları hayır ve hasanette birbirleriyle yarışırlar.  yontarların, yontuculuklarının boyutlarını düşünmek akıllarına gelmez.  Yoksula, öksüz ve yetime yürekleri dayanmaz. Çünkü mayalarında 100 yıl içinde dört büyük savaş görmüşlerin oğulları, kızlarıdırlar. Dedelerinin hangi koşullarda bu vatanı vatan yaptıklarını çok iyi anlamaktadırlar.

         ATATÜRK MERSİN GEZİSİNDE;

         Görkemli binaları görür ve yetkililere sorar;

         -Bu köşk kimin?  KİRKOR’UN.  –Ya şu koca bina kimin? YORGO’NUN

         - Ya şu? SOLOMAN’IN.

          Atatürk birazda sinirlenerek sorar.

         -Onlar bu binaları yaparken siz neredeydiniz?

         Toplananlar arasından bir köylünün sesi duyulur.

         *-“ BİZ YEMENDE, TUNA BOYLARINDA, BALKANLARDA,, ARNAVUTLUK DAĞLARINA, KAFKASLARDA, ÇANAKKALEDE, SAKARYADA SAVAŞIYORDUK PAŞAM!”

         Atatürk hatırasını naklederken;

         - “HAYATIMDA CEVAP VEREMEDİĞİM YEGANE İNSAN BU AKSAKALLI İHTİYAR OLMUŞTU.” DİYOR.

         ***

YAŞADIĞIMIZ YILLARDA

-         Bu şeker fabrikası kimin? İSRAİL’İN

-         TEKEL KİMİN? ODA İSRAİL’İN.

-         Sümerbank kimin? İNGİLTERE’NİN

-         Seka Kimin? YUNANİSTAN’IN

-         Pektim, Tüpraş, Telekom kimin? AMERİKALI’NIN

-         Limanlar kimin? YUNANİSTAN’IN

-         ….

-         Şimdi sen, torunlarına hesap ver *İ DURAK İ* Siz ne yaptınız dediklerinde ne cevap verirsiniz?

ÇOK BASİT

      Köşe başlarında, sağcılar solcuları, solcular sağcıları beklediler. Laikler, anti laikleri, antilaikler gözleyip, izlediler. Devrimciler cafelerde okey devrimciliği yaparken, Milliyetciler, muhafazakarlar derslerine iyi çalıştılar.

         Vatan, Bayrak, Milet, din , iman, ahlak, Sakarya bitti.

YONTARLAR, NALINCI KESERİNDEN KESKİN ÇIKTI

ZAT’I MUHTEREMLERE !..

      Ey muhteremler!.. Muhteremlik sizlere uzaydan mı bahşedildi?. Halkın inayeti, siyasetin faziletleriyle muhteremleştirildiniz. Asılı unutup, görüntüyü, gerçek olarak sunmaya gayret içindesiniz.

          Zatınızın kibir ve gururu, zafiyetinizden. Zafiyetleriniz sizi yönetendir. Zafiyetim yok diyen insan şu alemde var mıdır? Sağlığımda görmek isterim, zafiyetsiz zatları. Zaaflarına düşkün zatların eseridir, mutlu-mes ud yaşantımızın kaynağı.

         Kimi zatın zaafı, muhterem olmaktır. Hak için, Hak’ça katılımı, Hak’ça üleşimi, Hak’ça katlanmayı ümit ederiz zatı muhteremlerden.Halka, HAK’ça hizmetin dağıtımı asıl muhteremliktir. Kimi zatın, zafiyeti; MEŞHUR olmaktır, MEŞHUR .n. g.l KÖFTESİ, MEŞHUR s.s.r.l.k AYRANI, MEŞHUR M.r.ş DONDURMASI,MEŞHUR B.r.s  İSKENDER DÖNERİ… örneği. O muhteremler Newton çarkının dönüş rengini gösterirlerde, diğer renkleri görmeye zaafları ve tahammülleri yoktur.

         Zat’ı muhteremlerin Zafiyetlerinin EN MEŞHURLARI benim konum dışıdır, ancak örneklemeden geçmekte size saygısızlıktır.

         Kimi Zat’ı muhteremlerin çiçek sulama, böcek avlama, fare kapanı kurma, fil olma, dev olma, kuzgunu anka, barış güvercini, ışıkların dansçısı, yüzüklerin, tüzüklerin efendisi olma hasletlerini belirtmeden geçmek ayıp olur…

          Kendilerini “Zat’ı Muhterem” yapan DEMOKRASİnin nimetlerinden aksırıncaya, tıksırıncaya kadar yararlanan bu zatlar; kendilerine bu nimetleri bahşeden; TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’ini ilelebet yaşatılmasına yönelik çalışmalara gelince YAN ÇİZERLER. Bu kış kıyamette, arabaları double yollarda patinaj yapmakta, yoldan çıkmakta, ,kar, boran, karakış altında ki; ilkbaharın gelmesini dört gözle beklemektedirler.

         ZAT’I ŞAHANELERE  YAZILAN ŞİİRDEN BİR DEMET;

*Millet seni bekledi Sultan Fatih’ten beri/ Padişahım sayende tarihe döndük geri.

Suriye’yi fethettin, titrettin İsrail’i/ Umarım Amerika bundan ders almış olsun….

*Sayende sindi terör, sıfır sorun netleşti,/ Hem Sarkozi hem Merkel Karşında cüceleşti

İran demokrat oldu, Mısır tam Laikleşti/ Dilerim ki ümmetin dehanı sezmiş olsun…

*Dokunan yanıyormuş, bırak ben de yanayım/ Saflar ayrışıyorsa, Atatürk’ten yanayım,

Takiyye yapmadım ki, gerçekten utanayım/ Boğazımdan bir lokma haram geçmemiş olsun.

 *Ulusal benliğimi silsen de perde perde/ Coşkuyla gülmesen de kutlu Milli günlerde

Şanla şerefle dolu yaşayan devrimlerde/ Yüreğimde tutuşan ateş sönmemiş olsun.”   Aşık Kul Hakkı Bağışla beni Aşık, haddim olmadan aktardım duygu ve düşüncelerini..

         Şimdi susmak zamanıdır. Hiçbir sözün sonu yoktur. “ Çok söz yalansız, çok para haramsız olmaz” diyor erenler. Yıl görmüş, yol görmüş, HİLALolmuş AY DEDEler. Sonsuz torun büyütmüş, AY YÜZLÜ NİNELER kulağıma ninnilerle nakşettiler  HAK İÇİN; HAKÇA SÖZÜ *İ DURAK İ*

 

 

ZOO OPTİK KASIRGALAR

        Yazı başlığını beğenmediniz. Olsun. Herkesi her yazıyı beğenmesini beklemek aymazlığın ta kendisidir. Yazı başlığının esintisi Sayın Erdal Atabek’in 2000’li YILLAR yazı köşesidir.

         ZOO: HAYVANLAR

         OPTİK: IŞIK BİLİMİ

         KASIRGA: SICAK VE SOĞUK HAVALARIN YER DEĞİŞİMİ SIRASINDA ORTAYA ÇIKAN GÜÇLÜ VE KONTROL EDİLEMEZ HAVA AKIMI.

         Dünyada yaşanan kasırgalarının tümümün adı KADIN adıdır.

         Sizce bunun sebebi ne olabilir?

         Yazar yanıtlıyor. “ Erkek metrologların kadınlardan çekmesinden mi? Yoksa kadınlara olan hayranlığından mıdır?  Bilinmez…”

         Bana göre iki yanıtta yanıltıcı. Kasırgaların temel özelliği DOĞURGAN oluşlarındadır. Küçük kasırgalar, büyük kasırgaların anasıdır. Tarihin derinliklerinden(NUH TUFANI) günümüze insanlık, büyük kasırgalar yaşamıştır. Binlerce insan telef olmuştur.

         Sözgelimi:

         “İRENE Kasırgası hafif geçti.2005 KATRİNA Kasırgasında 1500 insan,

         1995 ANGELA Kasırgasında 1000 insan,1980 NARGİS, MYANMER’DE 4000 insan,

         1991 TELMA Fırtınasında       6000 insan öldü. BONNY, RAXONE, VE RİTA  kasırgalarının  hepsi kadın adıdır.

         ***

         İnsanoğlu hayvanlar aleminin en üstünü olarak yaratıldığını, ancak doğa olayları karşısındaki acizliğini göz ardı edemeyiz. Hayvanlar alemindeki, kolonik yaşam birliklerindeki düzeni, kendi içinde

gerçekleştirememiş akıllı yaratıklarız.

         Hayvanlar alemindeki kolonik yaşam birliği  ile SÜRÜ davranışlarını bir birinden ayırmalıyız. Kolonik yaşam birliklerinde herkes kendi görevini yapar. Koloni üyesi kendi görevinden sorumlu, koloninin düzenindeki görevini yapmaktan mutludur.

         Kazlar, turnalar, kırlangıçlar, leylekler, ve diğer göçmen kuşlar, Koyunlar, keçiler… bir birinin izini takip ederler.

         ***

         İnsani davranışları inceleyen bilimin babası; ABRAHAM MASLOW’ dur.  “BİLME KORKUSU” hakkında şunları aktarıyor.

         “BİLMEKTEN KORKARIZ.”  “çünkü bilmek bize bir şey yapma sorumluluğu yükler. O sorumluluktan kaçınmak için bilmekten korkarız.”  Kendi bilincimiz dışı savunma sistemi bizi yönetir.

         Bayramlarımızda yollardaki trafik akışı kasırgaya dönüşüyor. Bayrama, tatile giderken soluğu, ya bir hastanede, yada; ebedi istirahatgahta alıyoruz. Ama herkesin ehliyeti var. Herkes fırtına gibi sürücü, yollar fatihi.

         Burada suç kimin? Trafik canavarının. Bilen gören var mı? Ancak yaşayan bilir. Bilmezsen rahatsız olmazsın. Herkes bir birine soruyor. MEMELEKET NEREYE GİDİYOR? Bilen cevap veriyor: SEN NEREYE GİDİYORSAN, MEMLEKETTE ORAYA GİDER.

         TERÖR KENDİ İNSANINI YİYİYOR. SEN NEREYE GİDİYORSUN?

         NASA uzay çalışmaları için 200milyon Dolar harcamış. Çok gelmiş. Türkiye 30 yılda TERÖRle savaşta 400 Milyon Dolar harcadığını basın yazıyor. Bunu biliyor musunuz? Bu ülkeye o paralarla kaç fabrika, okul, kaç insan yararlanırdı?

         Söylenecek yazılacak çok. Kısır siyaset, didişme, aşağılama, hor görme, yok sayma davranışlarıyla nereye varılır?

         “Kendi başını bağlayamayan gelin başı bağlamaya kalkar.” Özlü söz. Sonbaharın aydınlık, güneşli, günlerindeyiz. Ayılıp bayılmayalım. Her mevsim kendi kasırgasını kendi yaratır.

 

 

        

 

        

        

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home