Çarşamba, Ocak 30, 2013

"TASVİR-İ EFKAR"

        Başlığımızın sözcükleri, sanırım yabancı geldi. Çok kafanıza takmayınız. Geçmişte  bir İstanbul gazetesini adı. Anlamına bakalım.

Yaşadığımız olayların insanda yarattığı duygu ve düşünceleri TANIMLAMA.

         Yazılarımda genel tanımlardan yola koyularak, genel doğruların, kalın çizgiler halinde sunulmasına gayret gösterir.  Yazıma ait yorumu okuyucuya bırakmak en anlamlı olandır diyerek düşünürüm.

         Geçen aylar ve günlerde ülkemizde, dünyada, komşularımızda yaşananları,  bir sağır sultan kaldı duymayan. Orta Doğu Coğrafyasının Siyasal, ekonomik, kültürel çalkantılarından ülkemizin etkilenmemesini düşünmek aymazlıktır.

         Hal böyle olunca;

         Seçime katılanların tercihi AÇIK. Hiçbir siyasal gücün kendini başarılı kılma lüksü yok. HALK, durumu BIÇAK SIRTI algıladı. Neyin adına? Siyasal çalkantılar, entrikalar, tuzaklar, darbeler, terör ve bilinmez durumlara karşı her siyasal güce avans üstüne avanslar verdi. Bu avans nasıl kullanılacak izleyelim.

         Halkımızın yaptığı TANIMLAMA, BETİMLEME, AÇIKLAMA, BİLGİLENDİRME VE İÇTEN, DİPTEN GELEN  DUYGULARI, ÖZLEMLERİNİN açıkçası siyasal partilerin aldığı oylarda saklı.Mevlana DİYOR Kİ;

         “HAYALLERİNİZE DİKKAT EDİNİZ,

         DÜŞÜNCELERİNİZE DÖNÜŞÜR.

         DÜŞÜNCELERİNİZE DİKKAT EDİNİZ,

TIRTIL, TERÖR, TRAFİK

        Tırtıl sözcüğünü okudunuz irkildiniz, tiksindiniz. Aslında bu duygulara kapılacak bir durum yok. Doğanın kendi içindeki canlılığı sürdürmenin bir biçimidir. Tırtılların besini yeşil yapraklardır.zehirli, zehirsiz olurlar, ama insan yinede irkilir.

         Tıtılın bir sonraki evresi kelebeklerdir. Renk cümbüş olurlar. Bahar ve yaz günlerinin gökyüzü, kelebekler, pır pır uçarlar, cır cır öterler. Kelebeklerin ömrü az olur. İnsan, yinede kelebekler gibi özgür olma tutkusu içinde yaşar. İnsanın bu özlemi duygu ve davranışlarına yansır. Kelebek ruhlu insanlar hemen fark edilir toplum tarafından. Daldan dala

 Konarlar

         Kelebeklerin anası tırtıllar, tırtılsı davranışlar ve bu zihniyet toplumu kemirir. Çamın körpe yapraklarını tüketen tırtıllar, koca çamın, ormanın kurumasına yok olmasına neden olduğunun farkında mısınız?

         KURTULUŞ GÜNLERİNİ YAŞADIĞIMIZ ŞU GÜNLERDE;

         89 yıl öncesi doğu-batı, kuzey-güney demeden vatanın kurtuluşuna omuz veren Anadolu insanın içinde tırtılları üretenler TÜRKİYE CUMHURİYET’imizi kol ve kanatlarını, yeşeren yapraklarını, yiyerek büyüyenler  kendilerini özgürlük savaşçışı ilan etmektedirler. Her türlü baskı zulüm, işkence ve yıkıcı, bölücü davranışlarıyla kendilerinin bu ülkede ezildiklerini iddia etmektedirler.

         30 yıldır ülkenin kanını emen bu terör tüccarlarına destek verenler kendilerini çağdaş ülke diyerek, çağdışı eylemleri destekledikleri açık.

Kasıtlı olarak; Halkın huzur ve refahına göz diktikleri net bir görüntüdür. Siyasal iradenin, kendi gücünü yerinde ve zamanında kullanmasına engel olanlarda yine; ABD+AB DESTEKLİ Orta Doğu projelerine engel durum oluşturduğu bir gerçektir.

         KALLEŞ PUSULAR, ANADOLU İNSANIN BAĞRINI DELMEKTEDİR. Sönen ocaklar, öksüz ve yetim çocuklar yürekler acısı.

         Kendimizi kelebekler gibi özgür ve bağımsız hissederken; uzun bayram tatillerimizde yollarda yaşanan trafik terörüne ne dersiniz? Kasaba da, şehirde, kentte, metropolde herkesin acelesi var. Herkes zamanı kovalamanın peşindedir. Sen zamanı yakalayamazsın ki? Zaman seni öyle bir yakalar ki; işte o zaman yaşamaya zaman bulamazsınız. Bayramlaşmayı, tatili, kelebekler gibi pır pır eden yüreğine ihanet edersiniz. Kendinizi ya bir hastanede, yada teneşir tahtasını üstünde bayram mı, tatil mi edersiniz bilemem.

         Yurt haberlerini izlediğimde içim burkuluyor. Kendi kendime yersiz duyguyla yükleniyorum. Kendi geleceğimizden kaygılanıyorum. Beni arabam, bastım mı gider, bana yollar vız gelir diye bir gerçek yok. Bayram tatilleri maddi ve manevi kayıpların ötesinde toplumsal bir travma haline dönüşmüş durumu içler acısı.

         Bu travmaya; bayramda trafik savaşları, bayramda trafik terörü diyorum. Kendilerini kelebekler gibi özgür sananların, yollarda tırtıllaştıklarını, kendi kendilerini yedikleri gibi, ülkenin zenginlik kaynaklarına zarar verdiklerini düşünüyorum.

         Aklınız ve gözünüz yolda, sakin sükunet içinde bir yolculuk; tatilinizin sağlık, esenlik ve neşe içinde bitmesi dileklerimle.

 

         SÖZLERİNİZE DÖNÜŞÜR.

TÜM ANNELER

GÜZEL VE ÖZELDİR

         Güzel ve özel bir yazı siparişle yazılmaz. Duygu, düşünce, akıl ve mutlu bir yaşamın kaynaklarını özümlemekle hayata geçirilebilir. Ana kucağından, yaşam ocağına ilerleyen insan için doğma ve doğrulma kavramlarından öteye yaşamın gerçeklerini anlamak ve yorumlamak gerekir.

         Bu yazının anneler gününde tüm annelere özel ve güzel bir yazı olması hedeflendi. Tüm çıkarların ötesinde, tüm anneleri kutsamak, onlara layık bir betimlemeler yapmak haklarıdır diyerek tuşları gıdıklamak gerekir.

         Toplum denilen, yarınlara akan insani oluşumun, kendi geleceğini kendi kurabilmesinin temelinde ki; üç ana ögeyi göz ardı edemeyiz.

         Toplumu, geleceğe uçan bir kanatlı varlık olarak algılarsak, yazınımızın özünü daha güzel kavramış oluruz. Bu kanatlı varlığımızın bir kanadı annelerimiz, diğer kanadı babalarımızdır.

         Sağlıklı, üretken, gelişmiş, verimli bir toplumun yaratılmasının hamur yoğurucusu, annelerimizdir. Bu anlamda annelerimize; “Öf!.., pöf!.., ah!.. vah!.., tüh..,yuh…” diyerek davranmamalıyız.

         Yeryüzüne anne doğulmaz, anne olunur ve anne olarak yaşarsınız. Yaşam sizi; anne elinde, anne ve baba yapar. Bu bağlamda tüm annelerin güzelliği ve özelliği farklıdır. Onların kanatları altında uygar bir toplumun bireyleri yetişir.

         Toplu yaşam alanlarında gördüğümüz annelere, anne adaylarına yapılan haksız uygulamalar, onların hakkı değildir. Annelere bu haksız uygulamaları yapanları lanetlemeliyiz. Karşı cinslerinin vahşi yaklaşımları  onların hakkı olamaz. Dayanaksız suçlamalarla annelerin ve anne adaylarının aşağılanması, örselenmesi, ötelenmesi tüm toplum tarafından şiddetle red edilmesi gerekir.

         “Karı koca arasına girilmez. Kadının karnında sıpayı, sırtında n sopayı eksik etmeyeceksin. O zaten eksik etekli. Saçı uzun aklı kısa…” teraneleri tüm annelere yapılan en büyük hakaretlerdir. Erkek egemen bir toplum olarak tüm erkeklerin anneleri ve eşleri olmadan sağlıklı, mutlu huzurlu, başarılı olmaları olanaksızdır.

         TEK KANATLI KUŞ UÇAMAZ.

         Annesiz çocuk, eşsiz erkek, hanımsız ev, emekçisiz fabrika, öğretmensiz sınıf, yöneticisiz kurum ve kuruluş düşünülemezse, tüm anneler toplumun aynasıdır, mayasıdır.

         Eğitim ve öğretimde çalışma günlerimde yüreklice, flut ve mandolinle çalıp söylediğim; Sayın Muammer SUN’un “ANNEMİZE TÜRKÜ” isimli çocuklarında çok sevdiği eserinin sözlerini paylaşmalıyım.

         TÜM ANNELERE…

         “Çocuğa bakar anne./ Evine tapar anne./ Gece gündüz çalışır/ yarını yapar anne.

         Gelin çiçek derelim. Yollarına serelim. Sevgi dolu türkülerle annemize verelim.

         Güneşin alası çok./ Her evin çilesi çok./ Anneler çeker yükü./

Kimsenin bilesi yok.

         Gelin çiçek derelim. Yollarına serlim. Sevgi dolu türkülerle annemize verelim.

         Anamız başımızda./Her öğün aşımızda./ Ananın emeği var.

Her iyi işimizde.

         Gelin çiçek derelim. Yollarına serlim. Sevgi dolu türkülerle annemize verelim.”

         Gelmiş ve geçmiş, bu toplumun geleceğe taşınmasına hizmet etmiş, Ulusal bağımsızlık ve özgürlük savaşına katılarak şehit olan tüm kahraman ve gazilerimizi, ulusal liderlerimizi besleyip büyüten tüm annelerinin önlerinde saygıyla eğilirim

         *İ DURAK İ* diliyor ki; yaşam savaşının kahraman, cefakar, vefakar ve tüm erdemler kaynağı annelerin bu güzel günü kutlu olsun.

         SÖZLERİNİZE DİKKAT EDİNİZ,

         DAVRANIŞLARINIZA DÖNÜŞÜR.

         DAVRANIŞLARINIZA DİKKAT EDİNİZ,

         KADERİNİZE DÖNÜŞÜR.” 

Bu sözlerin bir yaşam düsturu, siyasal ilkeler haline dönüştürenlerden en ünlüsü; HİNDİSTAN’ın BAĞIMSIZLIK lideri  GANDİ’dir. Kurtuluş Savaşımızın kazanılmasına hizmet edenlerin  TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİMİZİN KURULUŞ, KURTULUŞ, VE ATATÜRK DEVRİMLERİNİN  RUHUNDA YATAN MAYALARI çok iyi tanımak, tanımlamak, anlamak ve tamamlamak gerekir.

 Dillerinde DEMOKRASİ sözcüğünü sakız edenlere dikkat etmek gerekir.  Sağ gösterip sola, sol gösterip sağa, sağ sol gösterip pankreasa girebileceklerine hazır olmakta yarar vardır diyerek düşünürüm.

Özün özü, olmayan demokrasiye kaftan biçilmesine, övgüler yağdırılmasına, iç edilmesine dikkat etme zamanıdır.

SÖZÜN SONU, SANATÇI MÜJDAT GEZENDEN:

“İLKELERİN OLACAK, SENİ SATIN ALAMAYACAKLAR.

APTALLARIN UYDURDUĞU, ATASÖZLERİNE İNANMAYACAKSIN.

“PARANIN SATIN ALAMAYACAĞI ŞEY YOKTUR.” HERKESİN BİR FİATI VARDIR” GİBİ SÖZLERE İNANMAYACAKSIN.

ONURUNLA, KİMLİĞİNLE, BEYNİNLE AKILLI YAŞAYACAKSIN.

ÜRETECEKSİN, İNANÇLARIN ARKASINDA DURACAKSIN,

SEVGİLERİN KARŞILIKSIZ, YARDIMLARIN GİZLİ OLACAK.

SENİ ATTAN, OTTAN AYIRAN ÖZELLİĞİ(İN) FARKINA VARACAKSIN.

ÇÜNKÜ SEN İNSANSIN. VE BUNU YAKALADIĞIN GÜN,

BEMBEYAZ YAŞAYACAKSIN.”

 

 

        

1 Comments:

Blogger narahwahab said...

Borgata, Borgata Hotel Casino & Spa - DRMCD
The Borgata is 파주 출장마사지 one of 서귀포 출장안마 the 평택 출장마사지 most exclusive and most luxurious resorts in 구리 출장샵 Atlantic City and it offers guests a choice of 청주 출장마사지 fine dining, spa and salon

2:21 ÖÖ  

Yorum Gönder

<< Home