Çarşamba, Ocak 30, 2013

HER 24 KASIM

            Her 24 kasım günü öğretmenler kutsanır ve kutlanır. Dünden bu güne Cumhuriyetin Öğretmenlerine yapılanlar yenir yutulur değil. Yaşadığımız gerçeklerden örendiğimiz anlayana okuyana yeter.

            Kişisel sürtüşmeler, kurumsal karalamalar benim işim değil. Ömrümün yarsısını eğitim ve öğretime adamış bir emekli eğitimci bir insanın düşünceleri. Kimseyi bağlamaz beni bağlar. Köy Enstitülü, Eğitim Enstitülü, Üniversiteli bir öğretmen değilim. Savaştepe Öğretmen Okulu’nun  BİÇİMLENDİRDİĞİ BİR İNSANIM.

            Okulum ve ülkemin insanlarıyla, insani değerleriyle övünürüm. Alnında ışıklar taşıyan(prometeler)  tüm öğretmenlerime, arkadaşlarıma sonsuz saygıyla, önyargısız olarak davranmaya özen gösteririm.

            Anadolu coğrafyasının çetin koşullarıyla başa çıkmaya çalışan öğretmenimizin Kurtuluş savaşı Dönemindeki kutsal görevin çok iyi bilen Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaş ortamında  TBMM kapılarını ardına kadar açmıştır.

            Atandığı illerde Karanfiller ve özel protokollarla karşılanılan öğretmenlerin birleştirici, barışçı, yaratıcı gücünün farkına varanlar; iki kutuplu dünyanın, yerel ve küresel aktörleri, kendi çıkarlarını savunur hale getirmeyi başardılar.

            Öğretmenleri sizin ve bizim öğretmen, solcu, sağcı, ilerici, gerici, tasniflemelerine tabii tutarak; siyasi iktidarlarının kulu kölesi durumuna getirdiklerine tanıklık ettim.

            Siyasi iktidarların hışmından kutulamayan öğretmenlerin, ekonomik çıkarlarını koruma aşamasında yaşama geçirmeye çalıştıkları sendikal örgütlenmelerde; geçmişte yaşanan, dernek enflasyonu furyasını,sendika enflasyonu furyasıyla,  tüm eğitim ve öğretim çalışanlarını; liyakat, akademik uzmanlıkları yerine sadakat bağlarıyla kendilerine bağlamayı başardılar.

            Her 24 Kasımda içim burkulur. Küçücük öğrencilerimizin ellerine tutuşturulan hediye adı verilen rüşvet kırıntılarından. Masum, tertemiz çocuklarımızı çıkar, gösteriş için kullanılması yerine öğretmenin  bu ülkenin kaderine ortak etmek, yıllar içinde yitirdiği  toplumsal saygınlığına yeniden kavuşturmak;Tüm iktidarların tarihi görevidir.

            Ulusal Eğitime katkı vermiş, gelmiş, geçmiş, yaşayan ve aramızdan ayrılmış tüm öğretmenlerimizin bu ayrıcalıklı gününü en derin,  en içten duygularımla kutluyorum.

İÇİNDEN YANANLAR

                İçten yanmak; İnsani değerlerin yok olması, tozlaşması sonucunda, düşünür insanların elinin kolunun bağlanması, yaşamsal olgular karşısında çaresiz olmalarının tanımı olarak deyimleşmiştir.

                Mekanik anlamda motorlu araçların hareketini sağlayan itme ve çekim gününün kaynağı olarak kullanın kavram içten yanmalı, tepkimeleri üreten gücün yanma odasında, yanan yakıttır.

                İçten yanma; mangal kömürünün üretilmesi için, odun kömürcülerinin uyguladığı, kömür üretme tekniği: Kömür yakılan alandaki odunlar tınazlanır, çamurla sıvanır. Konik biçimdeki odun tınazının taban ve tavanda havalandırma açıklığı bırakılır. Taban açıklıktan odunlar yakılır. Yanma alevi bacadan çıkıncaya kadar beklenir ve sonra bacadaki alev deliği çamurla sıvanır. Tınaz içindeki odunlar içten içe yanar.

                Yukarıda tanımlamaya çalıştığım içten yanmayı siz nasıl kavrarsınız ben anlamam. Toplumumuzun Çağdaş uygarlığın nimetlerinden yararlanırken; her türlü insanlık onurunu örseleyen uygulamalardan korunması, yanlış yönlendirmeler yapılmaması; çağdaş eğitimcilerin çağdaş görevidir.

                Yerlerde sürünen ahlaki, onursal, akılsal, dürüstlük, seviyelilik, namusluluk değerlerinin çürümüşlüğünü, yaşayıp,  gördükçe çözümsüzlükler içinde kalıyor. Ahlaklı, onurlu, akıllı, dürüst, namuslu seviyeli vatandaşlarımız; Bakırköy Ruh ve sinir hastalıkları Hastanesi bahçesindeki RODİN(düşünen insan) heykeline benzediğini fark ediyorsunuz.

                İnanç değerlerimizin; yalancılık, yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, adam kayırma, gösteriş, kutsal değerlerin ticari meta haline getirilmesi, yaşadığımız ülkenin yer altı ve yer üstü doğal kaynaklarının yandaşlara peşkeş çekilmesi. Düşünür insanın içten içe yanmasına sebep olur.

Akli, kültürel, vicdani, hukuki, vatani, eğitim  tüm onursal, üstün, bizi biz yapan değerlerin yerlerde süründüğünü görseniz içiniz cız etmez mi?

Pazar yerinde tüm metanın, nebatatın, mefruşatın, hayvansal ve endüstriyel ürünlerin alınıp satıldığını, ölçüsünün terazisinin, metresinin, litresinin olduğunu görüp satın alabilirsiniz.

Kendinizi sokaklara, alışveriş  alanlarına, pazaryerlerine bir atın; sevgiyi, hoşgörüyü, dürüstlüğü, dostluğu, dayanışmayı, güler yüz ve tatlı dilin kiloyla, metreyle, litreyle ve lirayla satıldığını bulabilir misiniz?

Toplumuzun; özgür, mutlu ve birlik dayanışma ülküsüyle,  çağdaş dünyanın bir üyesi olarak kalmasının hamurunun mayası; insani, ahlaki, dini ve kültürel değerlerimizdir

Bu bağlamda; gelecekte, bağrı taşlı, gözü yaşlı, yoksul, ele güne muhtaç olmadan kendi kendine yeten TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ vatandaşı olmanın ONUR VE GURURUYLA.

İçten yanmalarımız son bulsun.

 

 

             

 

“İLAHİ GÖZ “ KÖRLÜĞÜ

        Dünyamızdaki varlık ve yoklukları bize tanımlayan organları tanıtmak gibi bir yaramazlık yapmayacağım. Tek hücreli canlılarda olmayan, çok hücreli canlıların çevresel eylemlerinde onlara yön veren ışık kaynağı, görüş kaynağı, bakışımıza anlam veren yapısıyla yaşamı anlamamıza, çevremizi görmemizi sağlayan gözlerimizin çeşitlerine, anlamlarına, bizi etkileyişlerine bir göz atalım.

            Üstat Cemal Safi’ye verelim sözü;

Medet bekliyorum vurduğu yerde
Oralı olmuyor siyah gözlerin.
Gönlümü dağlıyor gördüğü yerde
Kanıma susamış silah gözlerin.

Her yalan sözüne iftira ekler
Sayısız suçunu sırtıma yükler
Cenneti müjdeler ibadet bekler
Şeytanın taptığı ilah gözlerin.

Feryadım asılsız şikayet değil
Laf değil söz değil rivayet değil
Yetim hakkı değil cinayet değil
Korktuğum en büyük günah gözlerin.”

***

Kutsal Kitabımız KUR’AN da: “Allâh göklerin ve yerin Nûr’udur. O’nun nûrunun misâli, içinde çerağ (yanan ışık) bulunan bir kandil yuvasına benzer. O çerağ, cam bir fânus içindedir. Cam fânus ise, sanki inci gibi parıldayan bir yıldızdır. (O çerağın) yakıtı, ne doğuda ne de batıda eşine rastlanmayan mübârek (bereketli, bitip tükenmeyen) bir zeytin ağacından alınmaktadır. Ve o ağacın yağı, (öyle arı-duru ve öyle parlaktır ki) neredeyse ateş değmese bile, ışık verecek. Nûr üstüne nûr! Allâh dilediğini nûruna kavuşturur. Allâh insanlara (anlayıp idrâk edebilsinler diye işte böyle) misâller veriyor. O, her şeyi bilir.” (en-Nûr, 35)

            GÖZLERE BAKAN, GÖZLERİN, GÖRDÜKLERİNİ YAZALIM;

            “ Beyinden geçen düşüncelere, el birleşmesi, göz birleşmesi ve daha sonraki birleşmelere göre de enerji değişimleri, ilahi emirler.”

            Bu ilahi emirleri sıralayalım; bir bakış açısı şu şekiller ve tutumlarla anlatıcı olarak karşımıza çıkabilir:
a. Tarafsız (nötr), fikir belirtmeyen.
b. Sezdiren, tespit ve teşhis eden.
c. Beğenen, takdir ve tasdik eden.)
ç. Tenkit yönelten ve öz eleştiride bulunan.)
d. Tehzil (alay) eden, küçümseyen tavır ve tutumları bize tanımlayan gözlerin görüntülerini kayıt edelim.

“İlahi Bakış Açısı
İlahi bakış açısında anlatıcı herkes ve her şey hakkında bilgi sahibi olan, herkesin geçmişini, geleceğini bilen, herkesin düşüncelerini okuyan, içinden geçenleri bilen, tanrısal bir anlatıcıdır.

 Ondan hiçbir şey gizli değildir. Her şeyi bilen anlatıcı öyküdeki her olaya, her kişiye, her düşünceye geçmiş ve gelecekle ilgili her plan ve entrikaya vakıftır. Ondan saklanan hiçbir bilgi, duygu, düşünce, sır, vb olamaz.

Herkesin beynine, duygularına, düşüncelerine, geçmiş ve geleceğine gidip gelebilir. Olayların başından ve sonucundan haberdardır. Geniş kadrolu roman, öykü ve tiyatrolar için bir uygun anlatıcı şeklidir.”

            BAKIŞINA GÖRE GÖZLER; hüzünlü Gözler, silah gözlerin, şeytanin taptığı ilah gözlerin.Gözlü, buğulu gözlü

            GÖRÜNTÜLERİNE GÖRE GÖZLER; Mavi gözlü dev, zeytin gözlü, yağmur Gözlü,   GÖK GÖZLÜ, - Kara GözLü, DENIZ GÖZLÜ, MAVİ GÖZLÜ, BONCUK GöZLü, sulu gözlü olduk? Çıplak Gözlü, Yeşil Gözlü Şeytan, CEYLAN GÖZLÜ YAR, Ayşegül - Türkü Gözlüm, Kömür Gözlüm, Ala Gözlü. –kenafir gözlü, Gara Gözlü, DENİZ GÖZLÜ BAYKUŞ GÖZLÜ , Sürmeli Gözlü,  badem gözlü - Sonsuz Gözlü, yakut gözlü, Gümüş Gözlü Dev, ÇiMeN GöZLü, Kıpık gözlü, Yunus Gözlü, Menekşe gözlü, Elmas Gözlü'm, Kırmızı gözlü, Pörtlek Gözlü,  mühür gözlü..

            ALGISINA GÖRE GÖZLER; ilim gözü, bilim gözü, İlahi göz, Kalb gözü, gönül gözü…

            SEVGİ GÖZÜYLE GÖRÜŞ:“Gidin bulutlar gidin./ Ah  yarime selam edin. / Gel gel aman Yarim uykudeyse uykusun haram edin/./ Hayde bidanem hayde…

            Gider isen uğurlar olsun./ Dağlar taşlar yolun olsun Gel gel aman./ benden başka yar seversen; İLAHİ GÖZÜN KÖR OLSUN. Hayde bi danem hayde…(ANONİM)

                .KENDİNİZE, SEVGİNİZE, AŞKINIZA, SİZE VERİLEN TÜM GÜZELLİKLERE, SUNULAN ULU DEĞERLERE NANKÖRLÜK ETMEYİNİZ .*İ DUARK İ*

            SEMS (GÜNEŞ) GÖZLÜ OLUNUZ.

 

          

           

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home