Çarşamba, Ocak 30, 2013

DÜN BUGÜNÜN,



--
İhsan DURAK
Öğretmen (E)
http://ihsan.durakailesi.com

 DÜN BUGÜNÜN,

BUGÜN YARININ,

TEMELİDİR

         Bu gün, gününü gün eden nesiller, yarını bu günden kaybetmiştir. Ne kadar peşin hükümlü bir insan oldun ihsan. Bırak bu martavalları diye beni dalgaya alma hakkınızı kullanmakta özgürsünüz. İnsan yine de aklının yettiği kadar dünü bu güne bağlamalıdır. Dün ile bu gün arasındaki bağıntıyı kuramazsak yaşadıklarımızı ve yaşayacaklarımıza bir anlam katmamış oluruz.

         DÜNDEN BU GÜNE;

Yaşımın yettiği, aklımın erdiği kadar, Türkiye Cumhuriyeti Tarihinden aldığım derslerden notlarım;

*1. Dünya Savaşı ertesinde yaşadığımız yoksulluklar,
*
Osmanlı’nın tüm borçlarının Cumhuriyet tarafından, son kuruşuna kadar ödenmesi,
*2. Dünya Savaşının getirdiği tüm olumsuzluklar,
*Cumhuriyet ilanından bu güne kadar, dış kışkırtmalı 32 silahlı kalkışma,

* 2. Dünya Savaşı sonrası yaşanan soğuk savaşın yarattığı çok kutuplu dünya düzeni. Ya bizimlesin, Ya da hiç kimseyle olamazsın dediler, Kapitalist ve Sosyalist blokların ağa babaları..

*Tek parti döneminden çok partili döneme geçişin sancılarını yaşadık…
*Demokrasimizde  zaman-zaman yaşadığımız kesintiler,
*Atatürk’ün ölümünden itibaren üzerimizde oynanan oyunlar,
*Kıbrıs Sorunu sebebiyle maruz kaldığımız ambargonun yol açtığı ekonomik kayıp ve yaptırımları yaşadık milletçe,
*1960’lı yıllardan beri Türkiye üzerinden geçen uyuşturucu trafiğinin (yıllık 50 Milyar Dolar) sonucu ortaya çıkan kara paranın teröre, anarşiye, silah ticaretine gitmesi ve binlerce gencimizin birbirine kırdırılması içinde büyüdük göz yaşları içinde,
*
1983 yılından beri milletçe boğuştuğumuz, dış destekli Kürtçü-Bölücü terörün sebep olduğu  54 bin insanımızın katledilmesi ve 300 Milyar Dolardan fazla ekonomik kayıp,
*Ortalama %2,6 gibi çok yüksek bir nüfus artışı ve köylerde kentlere gerçekleşen plansız büyük göç,
*Dıştan kurgulanan ve tedbirini alamadığımız ekonomik krizlere rağmen,
*Hepsinden önemlisi, hızlı ve sağlıklı çalışamayan bir devlet Türkiye son 20-25 yıldır dünyanın en büyük 20 ekonomisi içindedir nidaları...
*SON İKTİDARLARIN Cumhuriyet tarihi boyunca yapılan dış borcun tam
ÜÇ KATI borç yapması

 Cumhuriyetin yokluklar içinde yarattığı tüm eserleri yok pahasına satmasına rağmen hala ayaktayız…

Türk Milleti olarak her türlü ekonomik kaybı göze alabiliriz. Nasılsa ilerde tekrar kazanırız. Fakat Cumhuriyetimizi kaybettiğimiz anda hem geçmişimize, hem kendimize, hem de geleceğimize ihanet etmiş oluruz…

Herkesin, kendine gelme ve sorumluluklarını hatırlama zamanıdır. 
Geçmişi ve düşünceleri belli bir bakan çıkıyor ve “19 Mayıs Törenlerini iptal ettim” diyebiliyor.(Basından)
Hükümet “bankalarda ki paralarınıza el koydum” dese kim ne yapabilir? Dün okuduğum, yaşadığım ve yazdıklarımızın özetidir.

BU GÜN;
Cumhuriyet-Özgürlük- Çağdaşlık paradan değersiz...

         ÖZGÜRLÜK, ÇAĞDAŞLIK, DEMOKRASİYİ NE KADAR ÇOK İSTİYORSANIZ O KADARDA ÇOK SORUMLULUK ALMAK VE  KATILIM YAPMAK ZORUNDASINIZ.

         YARIN;

         Gökten zembille özgürlük, çağdaşlık, demokrasi inmez *İ DURAK İ*

aklını başına devşir.

DÜŞÜNÜR BİREY

Halkbilimi; bireylerin topluma uyumu sorunlarını, toplumun yaşamını etkileyen oğlan ve olağan üstü olguları ele alır. Akılcı çözümler üretir.. İnsana özgü, yaşamsal sorunların çözümünü kesinlikle rastlantıya bırakmaz.

DÜŞÜNEN BİREYLER :yakınıcı, şikayetçi, mutsuzdurlar. DÜŞÜNÜR BİREYLER: AKIL YÜRÜTEN, AKLINNI KULLANAN, ÇÖZÜM ARAYAN, ÇÖZÜM ORTAYA KOYARLAR VE PROBLEMİ ÇÖZER, SONUCU ELİNE VERİR.

Atatürk bu durumu şöyle açıklar;” Bir ulusun bireyleri düşünür olmadıkça, kitleler istenilen yöne çekilebilirler.” Diyor.

 “Düşün, düşün; adam eşek mi alır kışın?”Atasözü.“Ne düşünüp duruyorsun, arpacık kumrusu gibi?” Atasözüyle, düşünmenin kişisel ve toplumsal sorunlara çözüm bulunamayacağını bize sunar. Anlayan, anlar, dinleyen anlar.

Herkesin duymuş olabileceği, ancak tekrarında yarar umduğum bir deney.

Aynı anda iki kurbağa; ayrı arı sıcak ve soğuk su bulunan tencerelere salınır. Isıtılmış suya atılan kurbağa zıplar dışarı fırlar. Soğuk suya bırakılan kurbağanın davranışları gözlenir. Suyun ısıtıldığının farkına varamayan kurbağa suyun ısınmasını fark edemediği için yaşamını yitirir.

Toplumun tepkisizleştirilmesi, uyuşturulmasında kullanılan araçlar o kadar çok ki; düşünürlerin düşüncelerini allak bullak yapacak nitelikte. Küresel siyasal, ekonomik güçler ; orta oyuncuları kullanarak ,düşünen bir toplum yaratmak için; eğitimi, ahlaki değerlerimizi, dini değerlerimizi, sağlığımızı, sosyal devletin tüm olanaklarını kullanarak düşünen bir toplum yaratmayı başardılar.

Usul usul, yavaş yavaş, gir kalbime, olalım sarmaş dolaş. Savaşma seviş.Köşe,  köşe ,cafe cafe, cola coca cola, burgeri  ham ham yiyerek,benden sonra  tufan diyerek yiyen birey hakkını siz veriniz.

Arsızın, yüzsüsün, hırsızın, ahlaksızın yüzüne tükürsen “Yarabbi şükür” diyorsa; haydi hayırlısı…

SİZ NASILBİR ULUSUN BİREYİ OLMAK İSTERSİNİZ? Merak ediyorum.

EĞİTİM-ÖĞRETİM

YOLCULARINA

        Tüm yurtta,  İLKÖĞRETİM HAFTASI kutlanacak. İşbu haftanın anlam ve önemini kavrayamayanlara, haftanın anlam ve önemi anlatılacak.

            Okula yeni başlayan öğrencilerimizin kalbi, pır pır atacak. İlköğretim haftasını kutlayacağız diyerek,  saatlerce ayakta dikilecekler. Özünde hepsi, ilköğretim çocuğu ve gencidir. Arka sıralardan mızıldanmalar, kaynaşmalar ve oynaşmalar başlayacak.

            Yapılan konuşmalar, okunan şiirler,  sunulan gösteriler, öğrencilerin umurunda olmayacaktır. İlköğretim Haftasını kutlamanın gururuyla, ekranlarda, manşetlerde boy göstereceğiz.

            Biz eğitimcilerin temel yanlışı; biz emekli olduk, eğitim ve öğretim bitti. Neydi o eski öğretmenler? Karşısında put gibi durur, saygıda kusur etmezdik. Şimdi zaten öğretmenlik bitti, eğitim- öğretimde bitti sızlanmalarımız.

            Falakalı eğitim ve öğretimden gelen bir toplumun bireyleri, çocuğunu okula verirken öğretmen tembihli “ETİ SENİN KEMİĞİ BENİM” diyerek. Okula teslim edilen  bir nesiliz.

            “ÖĞRETMENLER, YENİ NESİL SİZİN ESERİNİZ OLACAKTIR.”  Buyruğunu veren Mustafa Kemal Atatürk. Ne demek istiyordu?

            “CUMHURİYET SİZDEN, FİKRİ HÜR, VİCDANI HÜR, İRFANI HÜR NESİLLER İSTER…” diyerek hedefini koymuştur.

            Cumhuriyetin 10’ncu Yıl Marşı’nın esinin kaynağı,” 10 yılda, 15 milyon genç yarattık her yaştan..” diyerek övünüyorduk. Övüncümüzü kursağımızda bıraktılar.

15 milyon genç dünden bugüne; parça, parça edildi. Sağcı-solcu, ilerici-gerici, devrimci-pasifit, komonist- faşist, laikçi-dinci, milliyetçi- mukaddesatçı… etnik,felsefi inanç, dini, bölgesel farklılıklar yarattılar. Her türlü bölücülük, ayrımcılık batağına itilen ülkemiz insanı 30 yıldır Terör belasıyla karşı karşıya bırakıldı.

            Sayın Milli Eğitim Bakanı Ömer DİNÇER güzel bir benzetme yaparak tüm bu sorunların çözüleceğine işaret etti. Basından başlıklardan, ekranlarda ki konuşmaları esin kaynağım.

*”Motor gücünü yükseltip kaportayı hafiflettik. ...”

     *”Yeni eğitim-öğretim döneminde sınıf ve okul yönetiminde öğrencilere sorumluluk verilecek. ...

*”Yeni eğitim-öğretim yılının başlamasıyla ilk ve ortaöğretimde, yaklaşık 16 milyon öğrenci ve 700 bin öğretmen ders ... Motor gücünü yükseltip kaportayı hafiflettik.

*”Bakan Dinçer: Motor güçlendi kaporta hafifledi - Memur, memurlar, kpss, meb, ... Bizim işimiz Eğitim Öğretim Olmalı ama inanın ihale iş ve ...

            Yukarıdaki tespitleri yapan sayın bakan kendine göre doğru tespitlerde bulunuyor. Ancak,  bu yıl Cumhuriyetimizin 88’nci ilan yılını kutlayacağız. Cumhuriyetin ilanından sonra 27 yıllık TEK parti iktidarlarının İkinci Dünya Savaşı’nın zararlarından, belalarından ülkemizi yara almadan, kurtarmanın  sıkıntılarını yaşamıştır.

            1877-78den,1923’ekadar, 4 savaştan çıkan bir topluma 5’nni savaşa katılması toplumsal intihar olduğunu anlamamak” MUTLAK GAFİLLİK”tir.

            Ülkemizin Çok partili Döneme geçerek demokrasinin, olmazsa olmazlarını gerçekleştirme çalışmalarının kesintilere uğratılması aşamasında, olanlar olmuştur.

            Eğitim ve öğretimin “MOTORU DA; KAPORTASIDA” darmadağın edilerek, eğitim ve öğretim yazboz tahtasına çevrilmiştir. Eğitim ve öğretimin son kırk yılında, proğram üstüne, proğram, yasa üstüne, yasalar değiştirilmiştir.

            Milli Eğitimin,” MİLLİ” kavramının yok edilişinin senaryolarını izliyoruz. “ETİ SENİN, KEMİĞİ BENİM” eğitiminden geçenlerin vereceği eğitim ve öğretim ete kemiğe dayalı olur.

            Öğrencilerimizi et ve kemik olarak görme yanlışlığından kurtularak, onların ruhsal yapılarına, gelişim durumlarına uygun eğitim-öğretim yaklaşımları gerekir.

            “Motor ve kaporta”nın yenilenmiş olması yolda kaza olmayacak anlamını taşımaz. En yeni teknolojilerle üretilmiş bir arabayı kullanan, acemi, cahil, yobaz ve havalı sürücülerin elinde, TRAFİKTE CANLI BOMBA ETKİSİ yapar.

            2011-2012 Eğitim-Öğretim yılı Tüm öğrencilerimize başarı, öğretmenlerimize sabır, sağlık esenlik, velilerimize ha gayret dileklerimle hepimizi kutlu olsun.*DURAK İ*

 

             

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home