DEMOKRASİ NİNNİLERİ
Gerçek demokrasinin erdemiyle kucaklaşamayan beyinler sekter davranışlarıyla kendilerine zarar verdiklerinin farkında değiller. Kendi başarısızlıklarını başkalarına yıkmanın derdine düşerler.
Güzel insanlarımızın güzel düşünceleri her zaman güncelliklerini korur. Seçimleri günlük geçim olarak değerlendirenlerin düştükleri tuzakları görüyor ve izliyoruz. Vahşi kapitalizmin; vampirik eylemlerinin farkında olmayan beyinlere ne yükleyebiliriz ki?
Bakır ve kurşun petekleri bitmiş üreteçlerden(AKÜden) ne beklenir? Enerji ve sinerji yaratmayanlar her rüzgara yelken açarlar, dümenleri kırıldığında nereye çarpacakları belli olmaz
Seçim adını verdiğimiz düzenekle, okuma yazma bilmeyen, kulağı olup duymayan, gözü olup görmeyen, dili olup söylemeyen güzel insanlarımıza; ulaşmaya çalışan siyasallar seçim derdinde. Vatandaş geçim derdinde. İşi düzgün olanlarda; bana ne? Sazdan samandan, ortalık görülmedi tozdan dumandan.
İllizyonistlerin maşallahı vardı meydanlarda. Bayraklarından güvercinler, boş vaatler, kat üstünde katlar, yat üstünde yatlar çıkardılar. Halkın gözünün içine baka baka, yalanlar kıvırdılar. Meydan kalabalıklarıyla ekranlarda boy, boy; soy soy, alım ve çalımlarıyla halkın kafasını karıştırarak vurgunlarına, yanıltmacalarına zemin hazırladılar.
Türküler çığırdılar, çığlık çığlık, bangır bangır, dar sokak aralarında. Hasta, uykuda bebekler, camilerin bile farkına varılmadı. Okullarda öğrencilerin sınav zamanı göze alınmadı. Ders hanelere onlarca lira para veren ÖYS; KPSS; LYS… sınavları için ders hane ders hane koşan gençlerimiz demokrasi ninnileri dinlediler ekranlardan ses büyültenlerden.
Farkında olmadan geldi geçti son 90 günümüz. Üretimden uzak, dedi kodu kahve köşelerinde. Kim kimden oy koparacak. Kim kime ödünç oy verecek. “ Dün komonistti şimdi milliyetçi, dün milliyetçi mukadesatçıydı şimdi solcu, kimilerine bakıyorsun yol yolcu, kap kapçı…” diye seslendirilen düşünceler. Akıllı Olanların ağzını bıçak açmıyor.
Kara Deniz Türküsüyle yol alalım. Düşünceler zemininde;
“Oy Trabzon, Trabzon içi kalaylu kazan…
Efkarlu günlerumde geldü çattu remazan…”
Demokrasi; yağ değildir, ekmeğe sürülüp yenilmez. Demokrasi nohut değildir; tavaya konulup kavrulmaz. Ortalıkta demokrasi türküleri, ninnileri söyleyip, palavraları atarak da bir yere varılmaz. Demokrasi; insanca, hakça, dürüstçe, adam gibi adam olarak yaşamanın ortamını hazırlamaktır.
Demokrasiyle büyümek, çoğalmak, paylaşmak, demokrasinin yüklerini taşımak, karşı düşünceleri aklın be bilimin ışığında harmanlayıp, özümleyip, insanı siyasetin en değerlisi kılmaktır demokrasinin özü.
Demokrasilerin birincisi, sonuncusu olmaz. DEMOKRATÇA (birine dürüstçe davrananların)düşünmek, DÜRÜSTÇE bir yaşam düzenidir; DEMOKRASİ.
Herkes kendi saçının rengini, boyunu, bosunu berber peçetesinde, kesilince görür. ŞEFFAF(açık- seçik, oradan- buradan, arkadan- önden, alttan- üstten görünür) SEÇİM SANDIĞINDAN ÇIKANLAR SİZİN. SONUCA KATLANMAKTA SİZİN. BİZİM İŞİMİZ LAKLAK.
SEÇİM SONUÇLARI HAYIRLI OLSUN.
DAYANAK NOKTASI
İnsanımızın kendini tatmin yöntemleri o kadar çoktur ki; say, say bitmez. Bu gün yazma konumuz; içinde bulunduğumuz haftanın anlam ve önemine değinmeden geçmek kendi varlığımızı ve geçmişimizi inkar etmek olur.
İnsanlık tarihi, insanın sürekli dayanak arayışıyla geçtiğine tanıklık eder. Kimi zaman doğa olaylarını, bir zaman hayvanlar, bir başka zaman, buğlar, krallar, putlar, şeyhler, şahlar, derken şıhlar, dervişler… sürekli dayanak arayışı içindedir insanlık.
Krallıklar, imparatorluklar dönemleri sonlarında; özgürlük, eşitlik, adalet, barış adına yola çıkanların kendi diktatörlüklerini kurduklarına şahit olduk yer yüzünde.
Açıkçası insanı mutlu etme adına yola çıkanların kendi düzenlerini yaşatmanın gayret ve yok olma telaşını yaşıyor insanlık.
Ömrümüz, sağcılık, solculuk, ilericilik, devrimcilik nidalarını duydu kulaklarımız.Komonistler geliyor ha!.. Dinciler geliyor ha!.. Türkler geliyor ha!.. Kürtler geliyor ha!.. evde çocuğunu susturamayan ebeveynler; iğneci geliyor, öğretmen geliyor, jandarma, polis geliyor ha! Diyerek, korku eğitiminden geçirildik.
Herkes herkesten korkar duruma sürüklendik. İnsanlar kendilerine göre dayanak noktaları aradılar. Kimi; dedesini, kimi; ninesini, kimi; babasını, kimi parasını, kimi; toprak ağasını, kimi; oy verdiği siyasi partiyi dayanak noktası aldı. Kendi varlığını unuttu. Kendi gücüne inanmadı.
Asıl gerçek özgürlük, eşitlik, adalet, insan hakları. Bu gerçeklerin gerçekleşmesine karar verenlerin kişisel çıkarlarını göz ardı edebilir misiniz? Asıl sıkıntımız bu noktadır. Sıkıntıdan bizi kurtaracak dayanak noktası; DÜRÜSTLÜKTÜR.
Kim, kime dürüst davranır ben kestiremem. Bildiğim tek gerçek; insan kendine dürüst olmalı. Kendine dürüst davranamayan başkasına dürüst davranamaz. Dürüstlüğün egemen olduğu yönetim biçimin adına; DEMOKRASİ diyoruz. Nerede varsa?
Demokrasiyi kurmaya çalışan siyasal gücün adına; dayanak noktasına CUMHURİYET YÖNETİMİ adı veriyoruz. 86 yıldır CUMHURİYETle yönetiliyoruz.
Devletimizin adı; TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ. TC değil.Türkiye Cumhuriyeti Devletinin sınırları içinde ikamet ediyor olmak, bir ayrıcalıktır. Yer küre üzerinde 16 kez devlet kurmuş bir başka insan topluluğu var mı araştırınız?
Beğenirsiniz, beğenmezsiniz; düşünceniz, inancınız, etnik kimliğiniz ne olursa olsun? Bir birimizi ötekileştirme hakkımız yok.
Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün söylemiyle;
“ÖZGÜRLÜĞÜN DE EŞİTLİĞİN DE DAYANAK NOKTASI ULUSAL EGEMENLİKTİR.”
Bu duygular içinde; 87’NCİ YILINI İDRAK EDECEĞİMİZ CUMHURİYET BAYRAMIMIZ ÜLKEMİZE KUTLU OLSUN.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home