Pazar, Ocak 27, 2013

BİR ŞEY HERŞEY

HERŞEY BİRŞEY.

BİR ŞEY EKSİKSE, HERŞEY EKSİKTİR.

HERŞEY EKSİKSE TAMAM OLAN BİR ŞEY YOKTUR.

 HERŞEY TAMAM AMA BİRŞEY EKSİK.

Bana bir şey sorma. Hiç yanıtlayamam. Hiçbir şeyden beklentiye giremem. Beklentilerimin acıyla sonlanacağını bilsem de. Bile, bile lades diyerek karşıla yaşamın olumsuzluklarını. Olumsuzluklar senin saçlarına renk katsa da, hayra yor renklerin verdiği güzelliği. Renklerin derinliğinde boğul boğulacaksan.

Yaşamına yaşam katacaksa dağıt kendini. Ama içinde kalmasın kin, öfke ve nefret. Derli toplu görüneyim diyerek kendini topun ağzına atma, sıkma canını. Yorulmaya, üzülmeye değmez bir şey deme yaşamın ta kendisini. Varsın dağınık kalsın sofran. Varsın toplanmasın masan. Herkes bilsin görsün senin ne yiyip içtiğini.

            Sana desinler ki ne pas pal adam. Ama, için nar tanesi, nur tanesi, insanların bir tanesi olacak kadar, büyük yüreğin olsun. İnsanlığı kucaklasın.

            Dünden bu güne kalan hesaba bir çizgi çekelim. Mizan tutalım zaman terazisinde. Kendimize bir çeki düzen verelim. Ötekilerle kendimizi bir tutmayalım. İnsanları öteki beriki diyerek yarmadan, kırmadan, incitmeden TAŞIMALI YARINLARA.

            “İncinsen bile incitme..” diyen erenlerin yüzü, suyu hürmetine yol al, günün içinden. Ne söylesem, ne yazsam hepsi boş? Yuvarlanıp gidiyoruz ayık ve sarhoş.

            “Oy sa ki, şimdikilerin dış görünüşleri, derli toplu.” yüzleri bir hoş. “  ama iç dünyaları dağınık.” Bom boş. Kin, nefret, acımasızlık, öfke ve katliam kokuları geliyor nefeslerinden. Derinden derinden. Nefesleri sıklaştıkça hırçınlaşıyorlar, insanları bir birine kırdırıyorlar. Sonra geçip karşıya” pişmiş kelle gibi sırıtıyorlar.

            1071 Malazgirt Savaşı’ndan başlayalım. Alpaslan Özür dilesin ROMAN DİYAGONES’ten. Biz  sizi yanlışlıkla yendik. Geldik, sizin yurdu Türklere yanlışlıkla açtık. 1402 Ankara Çubuk Ovasında Yıldırım Bayezit’in ordusu yanlışlıkla yenildi, Aksak Timur’un ordusuna. Bayezit özür dilesin Timur’dan. Kurtuluş Savaşı Şehitleri ve gazileri komutanları Afyon Ovası’ndan Yunan orduları komutanı TRİKOPİS’ten özür dilesin biz seni esir almak, sizi bu topraklardan atmak falan istemezdik. Ama oldu bir kere diye bilme hakkımız var mı?

            Yarın yine, ” Yeniden dönmeye başlıyor dünya. Irmaklar yeniden akıyor. Göğsümüzde hesapsız ferahlık, HOŞ GELDİN diyoruz.” Güneşe.

            “GELİN GÖRÜN Kİ, GÜNLERİN CENDERESİNDE NASIL SIKIŞIYOR BİR YERİMİZ.” Sıkıştıkça afakanlar basıyor vücudumuz. Başımız çatlayacak, gözlerimiz yerinden fırlayacak durumdayız.

            Aşk desek, aşk değil. Sevda desek, sevda değil. Aşkın baş edemediği, sevdanın yetmediği nedir ki? Bir anda “Aşkın bile telafi edemediği bir şeyin eksik kaldığını kavrıyoruz dehşetle…”

 BİTKİNLİKLE SORUYORUZ:

“AŞK DEĞİLSE NE? İNSANI SIKAN.

            “SONRA, GELECEK GÜNLERİMİZİ BOYADIĞIMIZ,

                       TABLONUN RENKLERİ, KARIŞIYOR BİRBİRİNE.”

                        KENDİMİZE SORMAYA CESARET EDEMEDİĞİMİZ ŞEY

                        “YOKSA EKSİK OLAN BİZ MİYİZ?”

“MIH GİBİ BİRŞEY:

BİR MIH, BİR NAL DÜŞÜRÜR.

BİR NAL, BİR AT YİTİRİR.

BİR AT, BİR YİĞİT GÖTÜRÜR.

BİR YİĞİT, BİR SAVAŞ BİTİRİR.”

 KENDİ EKSİKLERİNİZİ, KENDİNİZ TAMAMLAYINIZ.

KENDİ CESARET SARAYINIZ İÇİN, HİÇ KİMSE SANA

BİR TUĞLADA BENDEN OLSUN DİYEREK KATILMAZ.

         YORGUNU YOKUŞA SÜRME. BU BİR AKIL VERME DEĞİL.

         KENDİ DİLİNLE, ELİNLE BELAYA GİRME.*İ DURAK İ*


 

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home