Pazartesi, Ocak 28, 2013

“AK, AKÇE

         Bu yazının amacı kimseye sataşmak, yüceltmek, aşağılamak… gibi beklentisiz bir yazı olması hayaliyle tuşlara basılmıştır. Kimse üzerine alınmasın. Yaşamın getirdiklerini sergilemek üzerine kurulmuş bir yazı olmasını diliyorum.

         Felsefi yaklaşımlardan yola çıkarak AK lımıza spor yaptıralım.

          Öğretmen okulu, dersimiz müzik. Enstürman mandolin. Konu; Mandolini kullanmak. Parçanın adı; “SANTALUÇİYA”. Sınıfımız Gündüzlü öğrencilerden oluşmuş. Orta Okuldan sonra kayd olmuşuz. Mandolini sopa gibi tutuyoruz. Nota, ölçü, vuruş, nota değeri nedir bi haberiz.  Parçayı çalmayı sınıfımızın çoğu çalmayı başaramadı.

         Ancak; sol elini kullanan bir arkadaşımız, parçayı mükemmel olarak çalmayı başardı. Öğretmenimiz hiddet ve öfkeyle bizlere sitem etti. _Gördünüz mü? Dinlediniz mi? Değil mi?  Benim salAK evlatlarım. Bir solAK  arkadaşınız nasıl başardı? “SANTALUCİA”yı çalmayı dedi.

         Şimdi;43 yıl öncesinden bu güne dönelim.

         Ortalık yer; sol Aklar, sal AKlar, ort AKlar, bur Aklar, bul Aklar, yol Aklar, çol Aklar, tur AKlar, sur AKlar, AK arlar, AK Şamlar, AK çuralar, AK dumanlar, AK durların, AK duranların uçurduğu AK güvercinler, “AK an çaylar gibi HARLAYIP GELEN”ler bir oldular başarıya imza attılar. KISKANMAYINIZ SİZİNDE OLUR.

         DÜŞÜNENLERİN  DÜŞÜNCELERİ;

         “*Tek saati olan saatin kaç olduğunu bilir. İki saati olan asla emin olmaz.*Düştüğün yere bakma. Nerede kaydığına bak.

          *Hayata ön camdan bak, aynadan bakma.

          *Sözlerinden şüphe duyabilirler. Davranışlarına inanacaklardır.

          *Çıkarken nazik davran, inerken onlara ihtiyacın olacak.

          *İntikam ararken, iki mezar kaz. Biri kendin için…

          *Harcamaktan haz aldığın zaman, harcanmış değildir.

          *Cesaret korku yoksunluğu değildir. Korkuyla yüz yüzeyken harekete geçebilmektir.

          *Kendini kendin büyütmelisin. Babanın boyu önemli değil.

          *GELECEĞİNİ ÖN GÖREBİLMENİN YOLU, ONU YARATMAKTIR.”

         Siz bu düşüncelerden ne anlam çıkarırsanız çıkarın. Ama kimseyi suçlamayınız, yargılamayınız. Kendi ön yargılarınızdan kendiniz arındırmanın cesaretini kendinizde gösteriniz. Kendinizi aşağılamayınız. Kendi kendinin ne kadar  büyük bir değer olduğunuzun farkındalığını yaşayınız.

         Müzik enstürmanını, o elinle, bu elinle çalmışsın fark etmez. Önemli olan; başarılarının hazzını yaşamaktır. Bu başarıyı insanlarla paylaşmaktır.

Devletin temeline; İNSANI koyan geleneği iyi tanımak gerekir. Büyük düşünen, düşünürlerin, düşüncelerinin yeşerdiği bir coğrafyada yaşıyoruz. Devlet insan için vardır. İnsan olmasaydı yeryüzünde, bu kadar çok devlet ve devletçikler olur muydu?

 Dünyanın güçlü devletleri, kendilerinden başka güçlü olmasını istemezler. Bu güçlü devletlerin sayısı; 5-10-15 20 kadar. Güçlü bir TÜRKİYE, Ortadoğu da egemenliğimize zarar verir diye düşünürler.

Kendilerine göre kendilerince, kendi düzenlerine hizmet edenleri; AK, AKÇE ile ödüllendireceklerdir. Darılmaca, kızmaca yok. Herkes kendi işine baksın. Sağa, sola sataşıp durmayınız.

Haydi beyler!.. sahillerde ki; AKKUMLAR, ZAKKUMLAR sizi bekler.

         Buraya nereden geldik?

         “AK GÜVERCİN OLAYDIM, DAL ÜSTÜNE  KONAYDIM…”, “KİRAZ ÇİÇEK  AÇAYİ AYKİRİ DAL USTÜNE…”, “ÇIKTIM BELEN KAHVESİNE, BAKTIM OVAYA…” türkülerini dinleyerek.

AĞAÇ VE BALTA

        Yaşadığımız günlerin siyasi, ekonomik olaylarına akıl yorduğumuzda  ortaya çıkan sonuç şudur.

 Özetle; “BIÇAK NE KADAR KESKİN OLSA SAPINI KESEMEZ.”Özlüsöz

Özlü sözün özünü, doğru sözün doğrusunu, eğrisini bir birinden ayırmak gerekir. Ekranlara ve basını izlediğimizde karamsarlığa düşmeyenin ya aklı yoktur yada fikri. Geçmişte yaşanan olaylar hakkında yaşayanda konuşuyor, yaşamayanda akıl üretiyor.

“YAŞASIN DEMOKRASİ” diyen demokrasi slogancılarıyla, YAŞASIN KRALLIK, YAŞASIN DARBELER, YAŞASIN SİVİLLLERİN EGEMENLİĞİ… diyerek çığırtkanlık yapanların unuttukları gerçekler var.   

Biraz eskilere giderek konuya derinlik katalım. Bu günlerde Tv ekranlarında izlediğimiz “MUHTEŞEM YÜZYIL” dizisine konu olan KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN’IN sözüyle unutulanları anımsatalım.

“HALK İÇİNDE EN MUTEBER,

OLMAYA DEVLET, BİR NEFES SIHHAT GİBİ.” Diyor kırk yıllık saltanatında. Söylenir ki; saltanatının son günlerinde vezirlerine vasiyette bulunur. Hak vaki olduğunda; “-Mezara gidene kadar, bir elimi tabutumun dışında tutunuz.” Diyerek buyururlar.

 MUHTEŞEM’in ne demek istediğine siz yorum yapınız.

Kendi sıhhatinin, insanlığın sevgisinin kadrini kıymetini bilmeyene söylenecek söz yok.

İnsanın nankörlüğü, tüm din kitaplarında lanetlenmiştir. Tüm kutsal kitaplara göz attığınızda; HIRSIZLIĞI, YOLSUZLUĞU, KOV VE GIYBETİ, HAYINLIĞI, İHANETİ, İNSANIN İNSANA ZULMÜNÜ, HERTÜRLÜ İŞKENCE VE HAKSIZLIĞI LANETLER, GÜNAHLARIN EN BÜYÜĞÜ KABUL EDERLER.

Kendi ülkemizin siyasi, ekonomik, kültürel, insani, dini, ahlaki yaklaşımları sorguladığımızda, ortaya çıkan tablo içler acısı görünmektedir. Kim iktidara gelirse gelsin, devlet gücünü eline geçiren, en küçük görevden, en yetkiliye kadar bir zihniyet devrimine gerek var.

Çünkü herkes;” DEVLETİ DENİZ; ÇALIP; ÇIRPIP; ÇEVRESİNE  DEVLETİN NİMETLAENİNİ PAYALAŞTIRMAYANA DOMUZ” gözüyle bakan insan yapısında, zihniyet bunmaması yaşayan bir toplum haline dönüştürüldük.

Pazardaki pazarcının terazisi bozuksa vatandaş ne yapsın ki? Adaleti kendi mi sağlamaya çalışsın? Terazinin sapı kimdeyse tartıyı doğru yada yanlış tartacak o kişidir. Adamın içinde hırsızlık, adaletsizlik UR olduysa tedavisi zordur kardeşim.

Başlığımıza dönelim, baltayla ağaç arasında ne gibi ilişkiler olabilir? Sorgulayalım. Kendimize bir dosdoğru yol çizelim. Balta evimizin yakacağını hazırlamada ormanda ve odunlukta işimizi kolaylaştırır. Bağda bahçede, dağda, ormanda yakın koruma aracı olarak kullanırız.

Baltanın kesme, parçalama, yıkma, yok etme, küçültme… özelliklerini çok iyi bilen arkadaşı ağaç, baltadan yakınmaya başlamış. Ancak, bundan balta sahibi memnun. Yakacak, kesecek, biçecek için balta onca işini görüyor. Balta sahibi hiç bir ağacı dinlemiyor sürekli ormanın genç ağaçlarını kesiyor ormanı. Balta demir ve çelik, erimez çürümez, yanmaz. Ağaç yıkıldı mı? Parçalanır, yakacak, alet, edavat yapımında kullanılır.

Ağaç, baltanın havalanmasın içerler. Son sözünü söyler.

“AĞAÇ BALTAYA DEMİŞ Kİ;

NE YAZIK Kİ, SAPIN DA BENİM…”

BU HALK İÇİNDE YAŞAYANLAR, HALKIN YARATTIĞI DEĞERLERDEN YARARLANANLAR UNUTMASINLAR Kİ, HALKIN RUH SAĞLIĞI BOZULMAYA GÖRSÜN.

HALK GELECEĞİNDEN KAYGI DUYMAYA BAŞLADIĞINDA; şaha kalkar, sel gibi akar, yel gibi eser, tozu dumana katar *İ DURAK İ*

 

       

     

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home