Perşembe, Ağustos 09, 2012

SÖZ ADAMA,

Mevsim yaz, Temmuz’un ortasındayız. Gençlerimiz arasındaki, duygusal ilişkilerde ki ileri sonuç; iki gencin birbirlerinden algıladıkları olumlu sonuçların, sonucu olarak birlikte yaşama istençlerinin toplum önünde akide bağlanmasıyla evlilik gerçekleşir.

        Hukukçu değilim. Anladığım kadarıyla okuduklarımdan hafızamda kalan; Eski Medeni Kanunumuzda Evlenme NİKAHI (AKİDİ) gerçekleştikten sonra Belediye, muhtar, Nikah kıymaya yetkili memur, gerekli bilgileri taraflardan sözlü olarak aldıktan sonra, evlenenlerin evlenme onaylarını (EVET) yüksek sesleriyle alır. Gerekli imzalar şahitler huzurunda tamamlanır.

         Evlendirme işlemini gerçekleştiren yetkili yüksek sesle kadın ve erkeği; “KARI KOCA” olarak ilan eder ve evlenme cüzdanlarını kendilerine teslim ederdi. Eski medeni kanun evin REİSİ OLARAK ERKEĞİ belirlemişti.

        Karı ve koca arasındaki ilişkilerin bozulması sonucu ortaya çıkan haksız durumlar karşısında TÜRK MEDENİ KANUNU yeniden, güncellenmiş oldu. Eski haksızlıkların giderilmesine çalışıldı.

        Zaman içinde insani ilişkilerin gelişmesi, zamanın gereği olarak 2002’ li yıllarda medeni kanunumuz yeniden tüm hükümleriyle yeniden düzenlendi. TBMM onayından geçerek resmi gazete yayımlanır.

        Yazımızın ana konusu; KARIKOCA kavramıdır.

        İşin özü; Karıdan Koca, kocadan KARI olmaz. Efendim eskiden oluyordu. Şimdi olmaz. Neden? Anamdan baba, babamdan anam olmaz da ondan. EVLENMİŞ genç KIZ; EVİNİN HANIMI OLUR: hanım efendi olur eski TÜRK geleneklerinde; HATUN kişi hükümdarın eşidir.

        KOCA; Türkçemizde yaşlanmış, ihtiyar kişi, güngörmüş kişi, bilge insan demektir.   Bu anlamından çıkarılarak yeni bir anlam yüklemiştir. 15 yaşındaki delikanlıyı  evlendirerek kocatmış oluyorduk.

        Yeni medeni kanunumuz tüm yanlış anlamaların önüne geçilmesi için;  genç evlilere, yaşlanınca evlenen; bayan ve erkekleri artık KARIKOCA ilan etmiyor. Cinsiyet ayrımını gözetmeyerek ANAYASAL BİR KAVRA OLAN EŞİTLİK İLKESİNDEN HAREKETLE; yeni evlenen çitleri bir birine  “EŞ” olarak ilan edilmesi gerekmektedir.

        ANCAK; son zamanlarda gittiğim tüm nikah törenlerinde bu Anayasal EŞİTLİK kavramının göz ardı edildiği gözlenip ve izlenmektedir. Tüm yasal düzenlemelerin, lafzına ve hıfzına uygun olarak uygulanması gerekmez mi?

        İnsan zaman zaman, çelişkiler yumağı içinde kendini buluyor. Çevrenize baktığınızda fark edersiniz. Erkek vardır ağzında bakla ıslanmaz. Özür dileyerek bu halk deyimini yazmak durumdayım. Karşıdan bakınca giyim ve kuşamıyla erkek giysileriyle görürsünüz. Söz ve davranışlarına baktığınızda;”Fırın önü karısı gibi…” dedikoducu, kov ve gıybette bayanlar yanında yok hükmündedir. Böylelerine;” Karı gibi erkek.”  Diye tanımlanır.

        Öyle bayanlar vardır ki; sözüne sadık, insancıl, yiğit davranışlar içindedir. Kimsenin aleyhinde çalışmaz ve konuşmaz. Böyle bayanlara; ”Erkek gibi kadın(hatun)” diyerek tanımlanır.

        Sizce bu sözün hassı nasıl olmalı?

        Karıkoca mı? Kocakarı mı?  İnsan insana EŞ mi olmalı? *İ DURAK İ*



       

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home