Cumartesi, Ağustos 11, 2012

ÖRÜMCEK AĞLARI

        İnsan yaşamını, örümcek ağlarını delip geçmekle ömrünü tüketir.

Basit gördüklerimizin, aslı basit değildir. İnsan ve insanlık kendi kaderini belirleme hakkını kullanırken yaşadığı zorlukların temelinde önüne çıkarılan engellerdir. Zihnimizde yaratılan engeller, özgürlüğümüze konulan barikatlar.

            Yazımıza konu örümcek doğanın en becerikli organizmalarından biridir. Yaşamdan nasibini almayan insanımız örümcek, böcek ve tüm kanatlı hayvanları küçümserler. Bu küçümsemenin ne kadar cahilce bir davranış olduğunu bir bilseniz küçük dilinizi yutarsınız.

            Arının bal üretme, doğadaki tüm sineklerin meyve ve sebzelerdeki tozlaşmaya yardımcı olduğunu bir bilseler şaşırıp kalırlar. İpek böceğinin başarısını, örümceğin ağ örmedeki hüneri, arının bal üretme yeteneği bu varlıkların insan yaşamına kattıkları sayısız yayarlıklar vardır.

            İnsan ve insanlık alemin de ki üretim-tüketim-yönetim alanındaki şeytani düşünceleri üretenler; arının balını, ipek böceğinin kozasını kendilerine mal, mülk edinerek kendi varlıklarını sürdürmeye çalışırlar.

            İslam alemin de örümceğin, ayrı bir anlam ve önemini bilmeyen anlamayan az insan vardır. Mukaddes bir varlıktır. “Hira Dağı’nda ki mağaranın ağzını ağlarıyla örerek, Hz. Muhammed’in düşmanlarından zarar görmemesine” neden olmuştur.

            İnsanlarda örümcekteki akıl ve beceri kadar sağduyu olsa, yeryüzünde insanlık barış ve huzur içinde olurdu. İnsanlar bir birini örümcek kafalı diyerek hakaret olarak kullanmazlardı. Örümceğin ördüğü ağ belli bir sistem üzerine gerçekleştirilir. Tıpkı arının bal peteğini oluşturduğu gibi bir düzen vardır.

            Örümceklerin ve böceklerin yaşamını örnek alan toplum mühendisliği gelecek tahminlerini, olasılık hesaplarını kendisinden istenen toplum yönetimi biçimlerini oluştururlar. Adını siz koyunuz. İster teokratik, demokratik, otokratik, totaliter, otoriter, yönetim biçimlerini benimseyerek toplumu yönetmeye çalışırlar.

            Bu bağlamda kendi yönetim biçimlerine uygun, anayasa, baba yasa, nine yasa, dede yasa, bana yasa, sana yasa, ona yasa, bize yasa, size yasalar çıkarmak için parlamento, kamaralar, komisyonlar, kuvvetler(yasama-yürütme-yargı) oluşturulur. Atanmış halk vekilleri, göstermelik demokratik seçimlerle…

            Hitler’de seçimle Almanya’nın başına geçmişti…

            Ülkemizin başına kötü örümcek ağları ören darbe yönetimlerini unutmadan kendimize çekidüzen vermenin zamanıdır. Siyasi parti iktidarları gelip geçicidir.

            Diktatörlerin tek korkusu vardır, Halkın güvenini yitirmek. Karşında HALK GÜCÜnü gören diktatörler bunun için halkı, korkutarak, ürküterek, etkisiz ve yetkisizleştirerek, onlar boş vaat ve rüşvetler vererek iktidarlarını sürdürmeye çalışırlar. Bu anlamda; ÖRFü, İNANÇları, etnikiteyi, bölgesel farklılıklarımızı kullanırlar. KANUN YAPICILARINA KANUNLAR YAPTIRILAR, MİLLETİN BAŞINA ÇORAP ÖRMEK İÇİN.

            SON DEM: KANUN, KANUNLAR DEDİKLERİNİZ NEDİR Kİ?

            “Kanun, eski Yunan'dan beri büyük sineklerin yırtıp geçtiği, küçüklerin takılıp kaldığı bir örümcek ağı.”

            Vatandaşın kafasını örümcek ağlarıyla örmenin başarısıyla büyüklenenlerin, Ülkemizin başına balık ağlarını geçirmenin telaşı ve uğraşında olduklarını unutma *İ DURAK İ*.

 

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home