KARINDAŞLIKTAN KAR+(D)+EŞLİĞE
Yeryüzünde her varlığı yaratmanın tezgahı, atölye ve fabrikası kurulur oldu. Robot teknolojisinin geliştirilmesiyle, robotları insanın yerine kullanma konusunda çok büyük ilerlemeler sağlandı. Genetik biliminin çalışmalarıyla insan organlarının üretimi konusunda gelişmeler sağlandığı konusunda yayımlar yapılıyor.
Klonlama yöntemindeki gelişmelere bakınca yarın aynı çalışmaların insanlığın zararına kullanılmayacağına kimse garanti veremez. Karşı düşüncemin kaynağı, atomun parçalanması insanlık yararına kullanılacağı gerekçesidir. İkinci Dünya Savaşı’nda 1945 yılında Jopnoya’nın teslim alınması için Hiroşima ve Nagazaki’de ATOM BOMBASInın kullanılması bir insanlık suçsudur.
Bu gün bu suçsu işleyenler dünyanın efendisidirler. Karşılarında başka gücün bulunmasını istememektedirler. Tüm dinler tarihine bir göz attığınızda insan insanın karındaşı olarak tanımlanır. Dört hak dinin ortak inancı Adem ve Hava’yı insanlığın başlangıcı olarak tanır ve bilirler.
Karındaşlığın fizyonomisine bakıldığında; Genetik olarak farklılıklarımızın yanında genotip olarak hepimiz insan yaratılışında olan, birbirine zıt yaratılış özelliklerinde ki varlıklarız. Aynı anne ve babanın çocuklarının birinin alim, birinin zalim özelliklerde olmasının gerekçesi neler olabilir?
Hiç kimse aksini söyleyemez ki 40 bin yıl önceki atamızın genetik özelliklerini taşımadığımızı kim iddia edebilir? Hiçbir insan kendi yaratılış özelliklerini aşamaz. Bu durumda aynı karından; aynı kanla beslenen insanların nasıl oluyor da, sonradan bir birini boğazlar duruma geliyor ve ya getiriliyor.
Hiçbir kimse kendi geçmişinin kardan, ak, sütten pak olduğunu iddia edemez. İnsan doğarken kar kadar beyaz, süt kadar paktır. Damarlarındaki asil kanın kimyasal özelliklerini bebekler nereden bilsinler. İnsanlık düşmanları, tarihin derinliklerinden günümüze günahsız bebeleri toprağa gömüp, süngüler üzerlerine attıklarına dedelerimizi şahit olmuşlardır. Bu gün durum farklı mıdır? Genelleme yapmak yersiz, ancak son yaşadığımız 30 yılın bebek katilleri insanlar arasındaki eşitliği, adaleti, dengeyi sarsmak ve dünyanın efendiliğine soyunanların çıkarlarına hizmet edecek biçimde kullanmalarına kim izin verebilir ki?
20’nci yüz yılımızın yüzkarası savaşların ana gerekçesinin sebebi nedir? Kardeşi kardeşe kırdırmak, kendi çıkarları için kantonlar oluşturmak. 7 dünya devletine karşı bağımsızlık ve özgürlük savaşı vermiş bu ulusun evlatları, geleceğine sahip çıkmasını bilirler.
Bilim adamları ne diyor kulak verelim?
“DEPREM ÖLDÜRMEZ, ÇÜRÜK BİNA, PANİK ÖLDÜRÜR.
DEPREMDEN KURTULMAK YETMEZ. ÖLÜMDEN KAÇILMAZ.
TRAFİK CANAVARI YOLDA YAKALAR.” (basından)
Van depremi sonrası yardım için ayağa kalkan Türkiye Halkının erdemli davranışına karşı; “- Van da kardeş kokusu var diyenler.” Şimdi teröristlere şehit gözüyle bakıyorsanız, karındaşlıktan, kardeşlikten, eşlikten, eşitlikten dem vurulamaz. Bunun adına kardeşlik değil, KALLEŞLİK denir.
Beyinlerinde kin, nefret, öç almak, topluma işkenceler çektirmek isteyenler karındeşmekten başka davranış içinde olamazlar. Dağdaki silahların gölgesinde siyaset yapanlar, özgürlük be barıştan söz etme haklarını yitirmişlerdir.
“KUYRUKLU ŞİİR
Uyuşamayız, yollarımız ayrı;/ Sen ciğerci kedisi, ben sokak kedisi;/ Senin yiyeceğin kalaylı kapta;/
BENİM Kİ ASLANIN AĞZINDA;
SEN AŞK RÜYASI GÖRÜRSÜN, BEN KEMİK.
Ama seninki de kolay değil kardeşim;/ Kolay değil hani
BÖYLE KUYRUK SALLAMAK TANRININ GÜNÜ. “
ORHAN VELİ’DEN aktarım. *İ DURAK İ*
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home