Cuma, Ağustos 10, 2012

HAYDİ!..

 

“Bir yolun varsa gidilecek sona bırakma,
Bir sözün varsa dilden yüreğe, hiç susma
Görmen gerekiyorsa birini git yanına!
Okşaman gereken bir yürek varsa esirgeme elini.
Hayat çok zalim,
An gelir;
... Elini, gözünü, yolunu, yüreğini alır senden,
O zaman istesen de;
Dokunamaz,
Göremez,
Gidemez,
Söyleyemez olursun... "    CAN YÜCEL

         Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının 92. yılını kutlamanın sevinci ve mutluluğunu yaşamaya çalıştığımız günler içindeyiz. Kurtuluş, kuruluş, aydınlanma, barış ve insanca yaşamayı hedefleyen DEMOKRASİNİN erdemlerine güle oynaya kavuşmak olası değildir.

         Herkes kendi işine doğru, DOSTDOĞRU(dostça yaklaşım),” DOSDOĞRU (SIRRATI MÜSTAKİM(SAPIKLARIN GİTMEDİĞİ YOL))  yaklaşsın, yönelsin. Kimseden el, aman dilemesin. Kimseye şefaatçi olmasın.

         Dayatmacı toplum yönetim sistemleri, kendi sistemlerine karşı koymayacak, direnmeyecek, kendi aklını kullanmayacak, akıl yürütmeyecek, tamam efendim, olur efendim, siz nasıl münasip görürseniz efendim… modelin de insanlar yetiştirmek için; EĞİTİM SİSTEMİ kullanılır. Adı, ister milli, ister ulusal, ister, evrensel eğitim olsun, adı ne olursa olsun bu sistem tüm egemen güçlerce kullanılır.

         ÖĞRETİM İŞİ ile eğitim aynı değildir. İnsanları model, model yetiştirmek için, mekan olarak OKULLAR, ÖZEL EĞİTİM KURUMLARI kullanılır. Bu açıklamaların ışığında biraz yol alarak akademisyen ve bilim adamlarının görüşlerine yer verelim.

İnsan aslında, dünyada tek başına ve onun kaderine ilgisizmiş gibi duran evrenin içinde yapayalnızdır. İşte bu gerçeği görmek ve kabul etmek zorundayız. Ve bu sorunu, insanların kendi başlarına göğüslemekten başka çareleri de yok gibi gözükmekte.

Bunu, onlar için çözecek doğaüstü bir güç de bulunmamaktadır. İnsan, kendi sorumluluğunu bilmek, bunu üstlenmek ve hayatına ancak kendisinin, o da kendi içsel güçlerini (sevgi, akıl ve üretici güçler) geliştirip, onların meyvelerini oluşturarak bir anlam verebileceğini, artık iyice anlamalıdır.

Tek bir çözüm var:  Gerçeğin gözünün içine bakmak.” H.Prof. Dr. Nurullah AYDIN 14 Şubat 2012 ANKARA

         ULUSUN, EGEMENLİK HAKKINI KULLANDIĞI“TBMM'nin parlamento olduğunu bilmeyen üniversite öğrencisi ise gazete bile okumadığını, daha çok "Survivor" izlediğini söyleyerek savundu kendisini.

         Türkçeyi doğru dürüst konuşamayan üniversite hocaları, elindeki kâğıdı bile
okuyamayan parti liderleri, basit bir gazete yazısını okuyup anlamaktan aciz
üniversite öğrencileri... Aynaya baktığımız zaman gördüğümüz tek gerçek bu… Değerli hocaları tenzih ederek söylüyorum.

           Cehalet küstahlıkla kol kola yürüdüğü için işin bir de saldırganlık boyutu
var. Eliniz değerse, gazetelerin internet sitelerini açın ve yazıların altına
yazılan okuyucu yorumlarına bir göz atıverin. Ya da YouTube gibi paylaşım
sitelerindeki mesajları okuyun.
            Karşınıza çıkacak olan şey kapkara, zifir gibi bir cehalet ve bolca küfür.
Ağza alınmayacak sövgülerle dolu sözüm ona yorumlar. Üstelik bu sövgülerde
en ufak bir zekâ pırıltısı, bir espri de yok..

Saçına jöle sürünce, ayağına bir kot geçirince mutlu olacak, tuttuğu takımın
attığı golle orgazma ulaşacak, kafası dizilerle, magazinle hoşafa çevrilecek
ideal yurttaş formülü.”28 Mart 2012 Çarşamba 08:36 Zülfü Livaneli

“Yaşamın acı gerçeklerini algılamak olumlu enerji ile olur. İnsan, bir bütündür. Düşüncesi, duyguları ve hayat pratiği, birbirinden ayrılamaz. Duygusal açıdan özgür olmadıkça, düşüncesi de özgür olamaz. Toplumsal ve ekonomik şartlardan bağımsız olmadan ise, duygusal özgürlüğe ulaşamaz.” .” H.Prof. Dr. Nurullah AYDIN

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılısının anlamı budur. Bu duygular içinde; EGEMEN ‘İN, Ulusal EGEMENLİK ve Çocuk Bayramı Kutlu Osun.


        




 

 

 

       

 

       

 

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home