Perşembe, Ağustos 09, 2012

ÇAKALIN AVI

Karakışın ortasında, bu gibi cümleler, insanın içini üşütür. Dişini titretir. Çenesini takır takır, takırdatır. Kaloriferli evlerde tiril tiril gezenlerle, önü nohut kavuran, arkası soğuktan harman savuran Anadolu köy yaşamını anımsayamayanlara ithaf olunur. Bu hafta Anadolu’muz kar altında. Bacaları tüten evlerle, bacaları tütmeyen eveleri çok iyi bellemek gerekir. Bacaları tüten evler varsıllığın, tütmeyen evler yoksulluğun işaretidir.

Kent ve kasabalarımızı yoksul mahalleri abluka altına aldığı bir gerçek. Köyden kente göçü önleyemeyen iktidar sahipleri, Kırsaldan kent varoşlarına tutunmaya çalışan insanları oy deposu olarak ellerlinin altında tutmanın gayreti içinde olduklarını mısırdaki sağır sultanlar bile duydu.

İşsizlik, yoksulluk, ülkemiz insanlarının kaderi değil, basiretsiz siyasetçilerin yarattığı içler acısı tablolardır.

Seçim zamanları geldiğinde ortalık siyaset çakallarıyla dolup taşar. Takım elbiseler içinde buzağı yalama saçları ve rugan ayakkabılarıyla sürüler haklinde sokaklarda fink atarlar.  Seçimler bitip iktidar belli olduğunda; ortalıkta, çakal makal göremezsiniz. Yerle bir olup yok olmuşlar sanki yerin altına girmişlerdir.

Hint yazarı BEYDABA, 15. yüzyıl Pers el yazması Kelile ve Dimneden.M.Ö. 1 yüzyıl civarında yaşadığı düşünülen Beydeba tarafından kaleme alınan“eserinde; Kelile ve Dimme isimli çakalların öykülerine yer verir. “”Bu eser zalimliği ile tanınan Hükümdar Depşelem’e dolaylı bir nasihat niteliğindedir diyebiliriz. Eser, adını ilk bölümündeki hikayelerin kahramanı olan iki çakaldan almıştır; “doğruluğu ve dürüstlüğü” simgeleyen "Kelile" ile “yanlışlığı ve yalanı” simgeleyen "Dimne". Beydeba, hiç kuşkusuz, Hint edebiyatında eşsiz bir yere ve öneme sahiptir.” Toplumumuz, çakal ulumalarını,  hiç hayra yormaz. Bu ulumaların arkasından kötülüklerin yaşanacağına inanır ve tüm işlerini buna göre tertip ve düzene koymaya gayret ederler.

“Çakal,

ava çıkmış yırtıcıları izler...Yırtıcı avının peşinden giderken, çakal saklanarak arkasındadır...Yırtıcı avını parçalayıp yok ederken, o sinip bekler... Kanlı kavgadan geri kalacak atıklarla karnını doyurmaya bakar sadece...

ASLANI İZLEYEN ÇAKAL ” Ormanda günlerce aç kalan bir Aslan , bir Ceylan’ı avlar. O esnada Aslan bir bakar ki bir Çakal etrafında dolaşıp durur Belli ki Çakal’da günlerdir açtır. Ama bir türlü yaklaşamaz , sonunda dayanamaz ve seslenir: ‘’ Ey ormanların kralı kaç gündür açım., bir parça da bana ayırsan olur mu?’’
          Aslan ilk bakışta Çakalı süzer , açlıktan dökülmekte olan Çakal’a merhamet eder.’’ Peki gel der.’’
Çakal yapısı gereği çakallığını yapar hemen şartlarını ileri sürer !
        ‘’ Ey ormanların kralı iki şartım var.Sen güçlüsün , ormanların kralısın , beni ezer geçersin, avının başından uzaklaş ki bende bir parça alıp gideyim.’’
Aslan peki diyecek olur ki ; tam o esnada ikinci şartı öne sürer !
          ‘’ Sen beni rahat yakalarsın, nasıl güveneyim, korkarım ben , ayaklarını bağlamama izin ver, hem sen bir kükrersin dağ taş inler çözülürsün, Aslan’a ip neyler?’’
          Aslan havaya girer peki der.
          Çakal o anda birinci şartını yerine getirmesini ister Aslan’dan.
aslan avından uzaklaşır ve ayaklarını uzatır Çakal derhal Ceylan’ın bağırsaklarını aldığı gibi Aslan’ın bacaklarını bir sarar ki, bağırsak düğümü, çözene aşk olsun. Çakal Aslan’ı bağladıktan sonra Ceylan’ın tamamını aldığı gibi toz olur.
            Saatlerce bağları çözmeye çalışan Aslan ne kadar kükrese de, tepinse de, bağırsa da bağırsaklardan kurtulamaz. Çakalın attığı düğümleri bir türlü çözemez.”

Aslan nerede yanlış yaptı? *İ DURAK İ*

 

 

 

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home