Perşembe, Ağustos 09, 2012

BALLI TAVUK GÖĞSÜ

BALLI TAVUK GÖĞSÜ

YİYENLER DİYARI

            Benim söylediğimde laf mı yani? Hem tavuk göğsü zerinde bal ne biçim yemek? Nasıl bir tat? Nasıl bir zevk? Nasıl bir mide? Nasıl bir sevda? Nasıl bir aşk? Olmaz olmaz, olamaz diyenlere inat.  Yaşadığımız evrende; sadece olmaz, olmaz. İşin açıkçası, her olgu, her zaman olur. Kendinizi, başkalarıyla yarıştırıp,  doğa yasalarıyla sidik yarışı yapmayınız. Kendinizi de üzüp hasta yapmayınız?

            Karanfilli bal, sütlü viski, göbek üstü çikolata, Venüs tepelerinde bal yalayanların alemlerine özenip kendinizi helak etmeyiniz.

            Yaşamın içinde; karşıtlıklar, alalamalar, karalamalar, alaca bulacalıklar, sululuklar, yalakalıklar, camrı, cumru, kumruluklar, güvercinlikler, cinlikler, perilikler görmeniz doğal.

            Kendilerini bilgeler, erenler, ermişler, kahramanlar, yiğitler, vazgeçilmezler dünyasına hapsedenler, bimezler ki tüm mezarlıkların; KENDİLERİNİ VAZGEÇİLMEZ GÖRENLERLE DOLU OLDUĞUNU.        Hiç birimiz vaz geçilmez değiliz.

            Okumamışlardır bir mezar taşına bir Fatiha. Bir mezartaşının mesajını algılayamışlardır. Bu mezar taşının gizemini kavrayamayanlara 500 yıl öncesinden günümüze taşınan bir mezar taşından;

“ KAZAN  HAK İLE.  YE İLİM VE İRFAN İLE… “ Balıkesir’in HASAN BABASI”nın hocası. Gümüşçeşme Mahallesi, CENGİZ TOPEL CADDESİ’NDE yolun orta yerinde ki tek başına yatan kabirde.  Yol ortası tek başına zamana meydan okuyan düşüncesiyle insanlara bir iletisi var.

TEK TEK GELDİK DÜNYAYA, TEK BAŞIMIZA KENDİ YERİMİZİ ALACAĞIZ BU TOPRAKTA.  İnsanları kırıp dökmenin yararı yok. Ayrılıklarımızın kökeninde ÇIKAR yatar. Siyasi, ekonomik, kişisel, grupsal, etnik, dini… biçimleriyle koca ulusları kabile kabile, oba oba, aşiret aşiret, yön yön ayırıp parçalayarak kendi çıkarlarına alet ederler.Birlik, bereberlik, milli dayanışma ülküsüyle bağlı insanlarımızı sa af, sa af ayıran ballı tavuk göğsü yiyen çıkar grupları yüzünden yaşıyoruz; AYRILIK, TERÖR, ZULM VE İŞKENCELERİ.

Beni de kafaya takmayınız. Konuşur, yazar kendi kendine. Yaşamdan almıştır kendi dersini. Kimseye ders verecek ne hali vardır, nede aklı? Esip savururuz  kendi harman yerimizde, seç ile samanı bir birinden ayırmaya. Sapla, saman bir birine karışmasın açıklamalıdır, uğraşımız.

Sizinle bir dakikalık söyleştiysek, mutlu, bahtiyar sayarız kendimizi.” Savaşsız, sömürüsüz, bir dünya” yaratmakta mümkün, insanlık için.

 

 

 

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home