Çarşamba, Ekim 07, 2009

YÜZ YÜZE

       “Yüz yüzden utanır” diyorlar. Doğruluğu yanlışlığı bir tartışma konusu(münazara). Biz yine aklımız erdiğince, dilimiz döndüğünce,  başlığımızın anlamına bir derinlik verelim diyerek yola çıktık.

       Genel ve özel anlamda, tartışma kavramı yeniden anlamlandırılmalıdır. Bizim anladığımız anlamda tartışma; kavganın, ağız dalaşı olarak yapılması. Amiyane ve etik olmayan davranışların sergilendiği davranışlar manzumesidir.

       Sokaklarda, sohbetlerde, yerel ve genel basında köşe yazarları arası küfürleşme, çamur atma savaşlarında egemen davranış dizini olarak tanımlamak mı, yoksa; İNSANİ TEMELLİ  İLETİŞİM mi olmalı, bilemiyorum?

       Bilemediğim ve bilmek istemediğimiz, tartışmanın bir adabı, usulü erkanı olmalı. İnsanlar birbirlerine yüz yüze söylemediklerini, art aradan söylemeleri dedi kodu ve  arkadan konuşma, kov, kıybet, dedi kodu, vesvese yaratma amaçlı davranışlardır.

       Etik ve ahlaki olmayan bu davranışlar, toplumların bozulmasının mayasıdır. Bu sebeple sokaklarda, dinlenme alanlarında insanlar arası anlamlı söyleşiler üretilememesi insanların yalnızlaşmasının kaynağıdır.

 İnsanlarımız, dinlenme alanlarında, bir birlerinin yüzüne bakmaksızın zaman geçirmektedirler. Dinlence mekanlarının, zamanla boş zaman öldürme, işkence alanlarına dönmediğini inkar edebilir misiniz?

       Yüz yüze mekanların durumları böyle olunca, yüz yüzden utanmaz. İnsanlarımız zamanla arsız ve yüzsüz davranışlar kaşısın da savunma durumuna geçerek, karşı tarafın arsızlığına arsızlıkla yanıt vermeye zorlandığını yaşıyor ve görüyoruz.

       Bu durumda yüz yüzden utanmıyor. İnsan görünce, insan insandan yüz buluyor.

       Tartışmanın asıl anlamı; doğruya, gerçeğe ulaşma yollarının aranması, bu yolların en doğrusunun seçilmesi yönteminin belirlenmesi etkinliğidir.

       Bilimsel anlamda; yaşama eleştirel bakış kazandırmaktır. Bin yıllarca önce büyük düşünce insanı SOCRATES’in insanlara sorduğu sorular; Ne, Neden, Niçin, Nasıl, Nerede. Kim? Hangi? mı? mi? Mu? Mü? Gibi sözcüklerle insanlığın aydınlanmasına yönelik çalışmaların önünü ışıtmaya çalışmışlardır.

       Bu anlamda; “Yüzüne bak silaha davran.” Söylemi yersiz ve anlamsız gibi gelebilir. Devamında; “Yüzler yalan söylemez” söylemi anlamlı gelebilir. Her iki söylemde ki haklılık payını ortaya çıkarmanın yolu kavga ederek değil, sakin ve sükunetle akılcılıkla, konun ayrıntılarına inilerek düşünülüp seslendirilmeli gerçek anlamlar ortaya çıkarılmalıdır.

       Yüz yılların deneyimlerini yaşayan insanlığımız sayısız kere, yüzlerine değil gözlerinin içine bakılarak aldatılmanın acısını yıllar boyu yaşamıştır. Bu deneyimlerle savunmaya geçer duruma gelmiştir.

       Görülen dur ki insanlarımız, insanlığımızla yüz yüze gelmenin sıkıntılarını yaşamaktadırlar.

         

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home