Çarşamba, Ekim 07, 2009

UYAKLI VE ANLAMLI

            Ezeli güzelliğimizdir. Yakışıklı, fiyakalı, alımlı, çalımlı, gösterişli olana hemen gönlümüz akıveriyor. Birde uyaklı, ayaklı, rol yaparak karada, havada, denizde, kumsalda halkımızın önünde parendeler, taklalar atabiliyorsak, bakın alkışa.

            İnsani değerlerde neymiş? Doğruluk, dürüstlük, yiğitlik, yardım severlik, dayanışma, konukseverlik, insanı her değerin üzerinde görmekte nedir? Yenilir içilir, getirisi ne kadar? Benim cebime dokunmasında. İş yapıyor görüneyim. Ortalıkta gezinivereyim. Herkes boyumu görsün.  Gerisi boş…

            Nasıl giriş uyaklı ve fiyakalı oldu mu? Olsa da yazdım, olmasa da…

            Meydanlar ısınmaya başladı.  Tüm cümleler,- CAĞIZ,-CEĞİZ … heceleriyle  bitecek. Bizlerde ağzımızı açıp, burnumuzdan nefes alıp dinleyeceğiz  boş vaatleri. Herkes dinleyecek susacak hatipler karşısında. Vatandaş sustukça hatipler çoşacak, vatandaş çoşup soru sorduğunda, DUYMAZLIKTAN gelinecek.

            Saddan samandan yanıtlarla, konu yatağında çıkarılacak, efelenenler bile olacak. Sorulan sorulara burun kıvıranlar, oda kim miş? Diyenleri seyredeceğiz kalabalıklar arasından.

            Tüm yaşadıklarımız yok sayılacak. Pembe tablolarla süslenecek hayallerimiz.  1 Nisan şakasıyla gireceğiz güzel günlere.  Unutacağız, tüm yolsuzlukları, hırsızlıkları, adam kayırmaları. İlkbaharın yeşillikleri arasında kaybolacak tüm doğanın diğer renkleri. Güneşli günleri görünce gevşeyeceğiz. Herkes, dağlara, bayırlara, ovalara kırlara koşacak bir lokma için.

            Fabrikaları bacaları bir başka tütecek.  Arabaların eksozlarından bir başka duman tütecek. Sonra başlayacak; keşke elim kırılaydı. Ağzınızdaki Allah razı olsunların yerini yakınmalar, beddualar. Sokaklar yine dilencilerin egemenliğine kalacak. Eşkiyalar cirit atacak ortalıkta. Eski zamanlarda, eşkiyaların mekanı dağlardı. Şimdi ovalara, kentlere indiler. Renk renk, boy boy, şekil şekil karavat, ve takım elbiseleri ve  uzun sivri burunlu incwe uzun ayakkabılarıyla…

            Sonra ortalıkta yeni Atasözleri gezecek;

 

Bir söz AFRİKADAN;

“Batılılar geldiklerinde ellerinde incil, bizim elimizde topraklarımız vardı.

Bize, gözlerimizi kapayarak dua etmesini öğrettiler.
Gözümüzü açtığımızda ise;
bizim elimizde incil, onların elinde topraklarımız vardı.” KENYA KURUCU DEVLET BAŞKANI

İbretli bir söz de BİZDEN;

“Son iktidar geldiğinde elimizde özgürlük, laiklik, cumhuriyet vardı.
Bize, kömür verdiler, aşevinde yemek verdiler, gözümüzü kapayarak
tekrar oy atmamızı istediler.
Gözümüzü açtığımızda ise,
bizim başımızda sekiz köşe şapka, yüzümüzde sakal, onların elinde ise para, iktidar vardı.” TC VATANDAŞI




0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home