A SİMETRİK SAVAŞI
“Savaş” kavramı insanın yüreğinde fırtınalar yaratan bir olgudur. Ok-yay, kılıç-kalkan, delikli demir, top- tüfek insanoğlu kullanmaya başlamadan önce ki insanlık sorunudur.
İnsanımızın engin zekası; insanlıkla beraber; araç, gereç, yöntem, taktik, stratejileri zaman içinde yenilenir. Değişik biçimleriyle yaşamımızın bir parçasına dönüşür.
İnsan; önce kendi kas gücünü, sonraları zekasını ve el becerileri ürünlerini, günümüzde bilim ve teknolojinin olanaklarını kullanır. Sürekli kendini yenileyen, insanlığımızı egemenliği altına almak isteyenler bu durumu çok iyi kullanıldığı açıktır.
Avcı toplumlarından günümüze, av partilerinde; avlardan daha çok pay almak isteyenlerle buna karşı duranlar arasındaki sürekli mücadele vardır. Bu mücadelenin biçimi, gücü yeten yetenedir.
İnsanlığımız gelecek yüz yılların sorunlarını bu çözmeye çalışmanın telaşıyla, gelecek planları yaptıklarını okuyoruz.
Konumuz savaş ve savaş yöntemleri hakkında size ders vermek değil. Güçlülerle, güçsüzler arasında, doğa ile insan arasında sürekli var olan bir olgunun günümüz insanlığını nasıl egemenliği altında tutmaya çalıştığının bir yöntemini kavramaya çalışıyoruz.
Geçmişteki savaş sahnelerini izlediğinizde savaşanlar arası davranış yöntemleri açık ya da gizli, bellidir. Savaşanların güçleri kullandıkları teknolojilerle ortadadır.
Bu durumda ortada bir simetriklik vardır. İki elimiz, iki gözümüz, iki ayağımız… yukarı dan aşağı dışarıdan kendimizi iki yanı gibi bir durum. Bir başka anlamda; Bir mektup kağıdına damlayan boyanın sağa sola bulaşmasın diyerek ikiye katladığımız da ortaya çıkan birbirinin aynı şekil olarak tanımlamak daha yerinde olur.
İnsanoğlu yüz yıllarca bu simetrik savaşlar yöntemleriyle kıtalar fetheden komutanlar, krallar, hanlar, hakanlar, imparatorlarla günümüze kadar gelebilmişlerdir.
Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün anlatımıyla; “ Çok meşru olmadıkça; SAVAŞ CİNAYETTİR.” Buyuruyor. Yaşadığı ömrünce savaşın yerine BARIŞI egemen kılmaya ömrünü vermiştir.
Günümüzde meydan savaşlarının yerini; ekonomik, kültürel, etik, inanç, din, etnik değerlerin bir toplumdan diğer topluma egemen olunması anlamında kullanıldığı açıktır.
Adına moda adı verilerek insanlığımız kıtalar arası küresel artistlerce egemenlik altında tutulduğunu görüyoruz.
Yüz yıllarca önce İmam Gazali’nin anlatımıyla toplumuma ve toplumlara hakim olma biçimleri; “…avlama, tavlama, doyurma, aklını karıştırma, , yönlendirme, biçimlendirme, hedefi vurma…”
İnsanlık tarihine bir bakalım. Gelişi güzel sayfalarını karıştıralım. Görürüz ki; çıkar savaşları, toprak savaşları, din savaşları, aydınlanma savaşları, teknolojik savaşları, son yüz yılımızın insanlık sorunu enerji savaşları…yaşadığımızı görürüz.
Yazı başlığımızın “A” sı sizce nedir?
Füzenin babası FON BRAVN’ a sormuşlar; “Sizce “Üçüncü Dünya Savaşı” nasıl olur?”
Yanıt: Üçüncü Dünya savaşı nasıl olur bilemem. Ama şunu kestire biliyorum. “Dördüncü Dünya savaşı” mutlaka çelik ve çomakla olacaktır.”
Savaşsız, sömürüsüz bir dünya mümkün mü?
Haydi hep birlikte bunun yanıtını aralayalım!..
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home