YETİŞME ORTAMLARI
Yıl 1963. Cumhuriyet İlkokulu 5.sınıf bitirme sınavları. Din Bilgisi dersimiz sözlü sınav. Sözlü sorunun birini çok iyi anımsıyorum.
“-İhsan, bu günlerde erikler, kirazlar olgunlaştı. Armutlarda olmaya başladı. Komşunun bahçesindeki meyveler, kayısılar ye beni ye beni diyor. Bu durumda sen ne yaparsın?” sorusunu öğretmenlerim bana yönelttiler. Onca öğretmenlerimin karşısında elim ayağım titredi.
Sınav Komisyonunca, verdiğim yanıt yeterli bulundu ki, o günlerde bu günlere geldik.
Düşünce ve görüşlerine güvendiğim sayın Prof. Dr. Erdal ATABEK’in cümleleriyle devam edelim.
“Hiç dikkat etmediğimiz bir konudur, ‘çocuklarımızın yetişme ortamları’.
Uzun yıllar çocuklar doğanın içinde yetiştiler.
Çocukluğumu anımsıyorum.
Yaşıtlarımla çıktığımız ‘erik hırsızlığı’nı.
Dalından kopardığımız kirazları.
Ağaçtan silkelediğimiz dutları.
Ellerimize batan dikenlere aldırmadan koparıp yediğimiz böğürtlenleri.
Oynadığımız hayvanları, köpekleri, kedileri, kaplumbağaları, kurbağaları.
Doğayla dostluk içinde yetişirdi çocuklar.
Derelerden atlardık, göllerde yüzerdik, ormanlarda gezerdik.
Nasıl da özgür bir çocukluk olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum.”
İlgimi çeken cümleler bunlar. Bilmem sizinde ilginizi çekti mi? O günlerin çocukluğuyla bu günlerin çocukluğu arasında fersah fersah fark var.
Ogünlerin doğa çocukları, şimdi özellikle kentlerde ki alış-veriş merkezi çocuğu. Market çocuğu. Kumsal çocuğu… Geyik muhabbetlerinin döndüğü cafeler, barlar, discolar, fredroomlar(özgürlük ortamlarıymış)….
İnternet ortamlarında ki iletişim dili bir harika; ii, pki,slim,by by, hdgri.olck, ok,slm, s.a. haaa.. heee, Ohooo, bttm ,ab, koptm,haha hi hi ka ka, ki ki……
Yukarıdaki sözcüklerden bir anlam çıkarabildinizse, sizi kutlarım. Bu konuda ben çağdışıyım. Buyurun size yeni cümleler ustamdan.
”Önce oyun, kaçma-kovalama, izleyip vurma, geleni yok etme oyunları.
Sonra çetleşme, geyik muhabbeti, özel internet dilini öğrenme.
Cep telefonu vitrinlerine takılma, ‘olur mu ağbi?’ ağızları.
Bir salla gitsin muhabbeti.”:
‘En Yenisini Al’.
‘İste, senindir’.
‘Dünü düşünme, yarını bekleme, gün bugündür, an bu andır’.”
45 yılda gençlik ve insani anlayışta nereden nereye geldik? Bu tespitler çok karamsar tablolar olabilir. Tartışılırda. Nesiller arasındaki bu farklılığı yaratan gerçekler nelerdir? Hiç sorgulanıyor mu? Evet sorgulanıyor. Nerede? Sokakta. Kahve de, parkta, cadde boylarında.
Asıl sorgulama ortamları nereleri olmalıdır? *Aile, okul, fabrikalar, bilimsel kurumlar, kışlalar, ve trafik… Bu ortamlar kendilerine göre gerekli sorgulama ve çözüm çalışmalarını kendilerince gerçekleştirmeye çalıştıklarından kuşkumuz yok.
Çocuklarımızın, gençlerimizin, yetişkinlerimizin yaşam ortamlarının kalitesi, davranışlarımızın da kalitesini belirlemektedir. Bunda şüphesi olan varsa, çevresine şöyle baksın.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home