VICIK VICIK
Aklıma nereden takıldı. Takıntıya dönüşmeden aklımın yaralarını onarmalıyım. Küçük şeyleri dert etmeden yaşama katılmak elbette mümkün.
“Küçük şeyler”le yaşam bir bütün. Parçayı, bütünden ayrı saymak, ne mümkün?. Karamsarlıklar içinde değilim. İnsanın çevresini tüm karamsarlıklar sarınca, çıkış bulmanın zorluklarını sorgulamak hakkımdır diyerek, tuşları gıdıklıyorum.
Türkülerimiz zihin yorgunluğumu alıyor. Bu hafta zihnimi tatile gönderdim. Aklımı kuma gömdüm. Gözlerime çaput bağladım. Şapkamı astım duvara. Kulaklarımı verdim kiraya. Açtım gökyüzünün musluklarını. Suyunu saldım doğaya. Gökyüzünün gözyaşları sel oldu, döndü bizim tarlaya. Tüm güzel düşünce tarlam; vıcık vıcık, çamur deryasına döndü. Tutturdum bir türkü kendi kendime;
“tarlaya ektim soğan bitmedi yedi doğan,
Pek mi güzel oluyor senin anandan doğan.”
Kulaklarıma ulaşan seslerle uyandım rüyamdan.
Kulakları çınlasın,okul arkadaşım Abdülcabbar arkadaşı Nurettin’i sahura kaldırmak için telaş içinde, 39 yıl önce.
“ Gag gag Nurettin!.. yediyle yediyle galmadi… Gag gag Nurettin!.. yediyle yediyle galmadi…” Diyerek yalvarış içinde.
Şimdi sıra sizde sorgulamak sırası. Yiyen kim? Yenilen ne? Bir başka biçimde sorabilirsiniz yiyenle kimler? Yenilenler neler? Devamında; soyan, soyulan, alan, satan, var olan, yok olan, zengin olan, yoksul kalan, evsiz kalan, barksız kalan, aç olan, tok olan, uçanlar kaçanlar, sadakaya muhtaç edenler, edilenler, sonunda yaratılan bir sadakalar diyari…Bu DİYARİ yaratan büyüklerimiz SAĞOLSUNLAR.
Basın öyle diyo ben görmedim, duymadım, BİLMİYOM söyleyenlerin yalancısıyıVallahi, tallahi Sayın Hakimim suçum, vebalim yok. Takdir sizidir.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home