“SÜKUNET TANRILARINA” SUNUM
İş bu yazı sayın Hikmet Bila’nın Köşe yazısından esinlenilerek,aslına sadık kalınmak üzere hazırlandı.
“Aslında bir tarih yazılıyor.
Aslında yaşanıyor. Ama toz-duman içinde bu süreci herkesin görebildiğini söylemek güç. Ortadoğu’nun ve Türkiye’nin coğrafyasını değiştirmeyi hedefleyen bir girişim ‘tarihsel’ değilse, nedir?
Bu gerçeği görmeyip,
Türkiye’nin sadece bir ‘terör’ olayıyla karşı karşıya kaldığını sananlar için atıp-tutmak kolaydır. Bunu yaparken, demokrasi savunuculuğu, ifade özgürlüğü edebiyatı paralamak da kolaydır.
Olup-bitenleri
sıradan bir terör olayı gibi görenler
Uzaktan gelen davulun sesi. Kulağa da hoş gelir. Gerçeklerse başka türlüdür.
Bugün ‘tek sağlam kurum’ Türk Silahlı Kuvvetleri dört koldan kuşatma altındadır.
Üzgün olduklarını söyleyerek timsah gözyaşı dökenlerin gerçek yüzlerini görmeyip, onların dümen suyuna girmek acaba ifade özgürlüğünün neresinde yazar?
Büyük bir ‘psikolojik savaş’ın taraftarlarının propaganda faaliyetlerine alet olmak, onların attığı yemlerin üzerine balıklama dalmak hangi basın özgürlüğünün ifadesidir?
Amerika Başkanı Bush,
“At pazarlığı yapmayın ulan” diye
Türk temsilcilerini fırçalarken sessiz kalanlar, Amerikan Savunma Bakanı üç günlük yoldan “Türk askeri hemen Kuzey Irak’tan çekilsin” diye posta koyarken yutkunanlar,
Barzani ve Talabani, aşiret reisliğinin tüm ilkelliğiyle ağzından köpükler saçarak terör örgütüne arka çıkarken ‘diyalog ve tam uzlaşma’ çığlıkları atanlar, Genelkurmay Başkanı öfkelendiği zaman neden ‘sükûnet tanrısı’ kesilirler?
Aydın olmanın gereği de değildir, gazeteci olmanın gereği de değildir. Türkiye’nin ve Türk ordusunun karşı karşıya bulunduğu durumu basit bir terör olayı olarak görenlerin artık gözlerini dört açmaları, at gözlüğünü de çıkarmaları gerekiyor. “
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home