EĞER OKUMAZSAN!..
Geçen hafta başında okulların zilleri, okula yeni başlayanlar için çaldı. Çocukları okula yeni başlayan anne ve babaların kalpleri pır pır. Okula uyumu nasıl olacak? Sorunlar yaşayacak mıyız? Öğretmenini, sınıf arkadaşlarını, okulunu sevebilecek mi?????????
Köy, kasaba ve kent yaşamının getirdiği, kolaylıklar, zorluklar, yeni arkadaş çevresi insanı derinden etkiler. Çocuklarımıza hazırlanan eğitim ve öğretim ortamları kazancımız ve yaşadığımız sosyal, kültürel ve ekonomik çevremizin yaşamımıza kattığı olumlu ve olumsuz etkileriyle bir bütünlük arz eder.
Yaşamımızı okuma üzerine inşa etmek güzel ve anlamlı bir uğraş. Sağlığımız el vermiyorsa, okuma olanaklarımız yoksa, zihnimizdeki engelleri aşamıyor, kendimizle, çevremizle uyumlu değilsek, bu durumlardan daha acıklı olarak, her türlü bakımdan, korunmadan, güvenlikten uzaksak yaşamayacak mıyız? Yaşam devam etmeyecek mi?
Aldığımız KORKU EĞİTİMİ, yerini SEVGİ EĞİTİMİNE bırakmadıkça görecek günlerimiz var. okuma -yazma kursları açılması için bankaların öncülüğüne bırakılmıştır. İnsanımızın okuma-yazma sorununu çözememişsek, ortada bir terslik var demektir. AB kapılarını aşındırırken ülkemizde halen beş milyon okuma yazma bilmeyen insanımız varmış. Konuyu yeniden sorgulamamız gerekir.
Eğitim ve öğretimde korkunun, dayatmanın, aldatmanın, ikiyüzlülüğün, riyakarlığın,… yeri yoktur. Çocuklarımız dünyanın en temiz varlıklarıdırlar. Eğer okumazsan demek; abanın altından sopa göstermek demektir. Bu durum ters teper. Sorunun çözümü konusunda bilim insanımız ne diyor Okuyalım ve anlamaya çalışalım.
‘”ÖĞRENMEYİ SEVMEK’tir.
Eğer bir öğrenci öğrenmeyi sevmiyorsa onu eğitmeniz çok zordur. Öğrenmeyi sevmek.
Öğrenmekten mutlu olmak, öğrenmeyi istemek, öğrenmek için çaba harcamak gerekir.
Motivasyon denilen büyülü sözcüğün içeriği budur. Öğrenmeyi öğretmenin sırrı da burada yatmaktadır.
Eğer biz çocuklarımıza öğrenmeyi sevdiremezsek; onları nasıl eğitebiliriz? “ işin açıkçası Öğrenmeyi sevmeye yüreklendirmektir. Bunu başaramazsak; O zaman onları zorlamamız, korkutmamız, sindirmemiz gerekir.
Eğer okuyamazsan!.. Dağda çoban, tarlada çiftçi, sanayide amele, sokakta serseri… olursun diyerek tehditler yağdırma konusunda uzmanlarımız çoktur. Sanki bu alanlarda yaşayanlar insanlıktan çıkıyor, onlar yaşamıyor gibi bir durum ortaya çıkar.
İstediğimiz bu mudur? “
İstediğimiz; Mutluluk yaratan eğitimi sağlamaktır. Okumayanları cezalandırmamız gerekir. O zaman da ‘okumak-öğrenmek’ bir ceza olarak algılanır. Eğitim için en zararlı ortam da böyle yaratılır. Çocuklar öğretmenden korkar, okuldan nefret eder. Okulda sevdikleri şey, arkadaşlarıyla oynadıkları oyunlar olur.
Yoksa;“Türk Milleti akıllıdır, zekidir” diyen Atatürk’ümüzün tespitini yok saymış oluruz.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home