BU BİR REKLAMDIR
“Sevdiğine sevgini, her gün, yeni bir şekilde söyleyemiyorsan, o aşk yorulur.”ERENLERDEN.
“ Trakya’da geçmiş gerçek bir olay;
Yaşlı bir amca, eşeğinin üzerinde, karayolunda seyretmektedir. Bunu gören trafik polisleri, amcaya takılmak isterler ve durdururlar.
-Polis: Be amca, niçin dakman(takmıyorsun) golani (Emniyet kemeri.)?
* Amca: Dakmam be işte!..
-Polis: E bak gördün mü, şimdi ceza keseceğiz?
*Amca: Kes bakalım, ne keseceysan kesda, gidecem, acele işim var.
- Polis: Peki amca, cezayı sana mı yazalım yoğsam eşeğe mi?
* Amca: Allah, Allah….
-Polis: Yani cezayı sana yazarsak; 52.00YTL ödeyeceksin , eşeğe 35.00YTL.ödeyeceksiniz.
Amca; Bana kes o zaman.
-Polis: Neden sana kesiyorum ki amca?
* Amca: Onun sicili temiz ossun!”
DA!...YATMA, KUŞ… ATMA
Parçalanmış sözcüklere dans ettirelim. Halay çektirelim, çökertme oynatalım. Bolu yöresinden; “Estireyim mi? Estireyim mi? SANA FİSTAN KESTİREYİM Mİ?” Türküsü oyununu izleyelim. “Kiraz çiçek açayi aykiri dal ustüne” Horonuyla Anadolu’muzu gezelim.
DA!... YATMA: ÇALIŞ KUŞ… ATMA: ACEMİLİK YAPMA.
DA YAT MA: ZORLAMA KU ŞAT MA: İŞGAL İÇİN, FETİH İÇİN BİR ÜLKEYİ BİR ŞEHRİ; Tüm siyasi ekonomik, kültürel, askeri ve ahlaki anlamda sarma. Yok etmeye yönelik davranışlarda bulunmak.
Bahar geldi, yaz geldi; dağlara ovalara , kırlara, bayırlara, sahillere… sere serpe yayıldık.” Bu memleket bizim, Bu memleket bizim” diyerek.
Elin adamı soruyor; sizin olan ne kaldı ki?
Bizi kanadı yoluk kuşa çevirdiler yemleye yemleye. Ünlü ekonomistler, stratejistler, akıl daneler ithal ettik dünyanın taaaaaaa…. Bilmem nerelerinden. Sat kurtul, at kurtul, ver kurtul dediler.” Pazarda bal var gelinim, sende bir hal var gelinim “türküleri dinlemeye başladık.
Okullar tıklım tıklım. Cafeler,sahiller tıklım tıklım vıcı vıcı.... Pazarlar tıklım tıklım. Satan çok alan yok. Kime sorarsanız işler kötü, ağlayan, ,herkesin,iki gözü iki çeşme. Kime inanırsın?
“Sen ağa, ben ağa.” Sütlerimizi kim sağa.
Benim aklıma hemen Hollandalı’nın Atatürk’ü örnek aldığı, bir özlü sözünü anımsıyorum.”HER İŞİN KÖTÜYE GİTTİĞİNDE; BİRDE ATATÜRK GİBİ DÜŞÜNECEKSİN.”
Biz nasıl düşünüyoruz? Nalıncı keseri gibi mi? Şeytani mi? Rahmani mi? Bilimsel mi? Geleneksel mi? Göreneksel mi? Yoksa kolonik mi? Bireysel mi? Bencil mi? toplumsal mı? Hangisi sizce geçerlidir?
Küçük bir çocuğun, yaşama dair reklamıdır.
“ÇOK ÇALIŞMAM LAZIM ÇOOOOOOOOOOOK!....” REKLAMI kulaklarımda çınlamaktadır. Tek kutuplu dünyada bir oyana bir bu yana salınmakla, küresel aktörlerin rüzgarlarıyla bir yerlere sürüklenir gideriz. Bizi yolunmuş kuşa benzetmelerine fırsat vermeden; siyasi, ekonomik ve kültürel dayatmaların ve kuşatmaların farkında olmakla; torunlarımız bizi onurlu bir sicille anarlar.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home