“ELEK, ELEK İÇİNDE…”
"Yaşanan olayları iç içe geçirerek yorumlamak hayatın hem eğlencesidir, hem anlamını verir, her şeyin gel-geç olduğunu vurgular."
Bu cümleleri nereden, not düştüm anımsamıyorum. Günümüz olaylarına anlam verebilmek için; her günü ayrı yaşamalı.Yaşananları, o gün içinde ele almadan, öncesi ve sonrası anlamında; yeniden, yeniden düşünmek ve anlamlandırmak gerekir diye düşünülmeli.
Bir dönemin şıgırdaklı oyun türküsünün sözleriyle söze başlamak, yazma zevkimi gıdıklıyor. Senin kanını oynatan nedir diyorsanız? Paylaşalım.
"Elek, elek içinde kadiryem. /Elek tekne içinde Kadiryem./ Akşam karanlığında Kadiryem. / Kaçıverem ikimiz…."
Bütün dertlerin çaresi var ölüme çare yok diyor, yetkinler. Ölümsüzlüğü ve sonsuzluğu aramakla geçmiş insanlığın ömrü. Rahmetli, Cumhurbaşkanlarımızdan Celal Bayar'ın aklımda kalan sözlerinden biridir."İpten kurtuldun mu? Gerisi kolay." anlamındaki sözleri çok anlamlı geldi. Beğenen olur beğenmeyen olur, o bilinmez. Buradan aldığım düşünce;Kendinizi bir aferine kurban etmeyiniz. Sağlıklı kalın , sağlıklı düşünün,olumlu düşünmeye çalışın diyerek algıladım. Yaşamışların yaşantılarından. Yaygaracı bir topluma dönüştük. Duygusallıkta üstümüze yok. Ortada fol yok yumurta yok. İddia var.Herkes bir birinin ipini çekiyor. Hani demokrasi vardı. Hani birbirine katlanmak, karşılıklı eşit bölüşüm ve katılım vardı. Atalarımızın dediğine göre;" Dereyi geçerken at değiştirilmez" diyorlar. Ama, ben değiştiririm de diyen olabilir.Haklı mıdırlar? Bilinmez. Benim iddiam; ben suçluyum. Neden? Güneşe karşı çiş yaptım.
İnsanlar, kurumlar, kuruluşlar, partiler, devletler, hükümetler…yola çıkalarken bir takım, yerli yersiz iddialarla, yerine getirilemeyecek sözler (vaadlerde) le hizmet etmeyi göze alırlar. Vebal onlarındır.
Temsil ettikleri toplum kesimlerinin değil, tüm ülke insanlarının sorunlarına ortak çözümler üretmenin çabası içinde olmaları; onların çalışmalarını yüceltir. Kendilerinin tekrar tekrar temsilcilik etme şanslarını yakalamış olurlar. Görünen odur ki; izlenen ve yaşanan olaylardan çıkardığımız ders, iktidar, muhalefete, muhalefet iktidara yanıt yetiştirmenin gayreti içinde oldukları açık ve net.
İşler horoz dövüşüne dönünce, aradan parsayı kapan; büyük, büyük dünyaya egemen güçler oluyor. Ülkemizin insanlarını taraf taraf yaparak, kendi sömürülerinin fark edilmemesini sağlıyorlar.
Soğuk savaş döneminden günümüze dış güçler; demokrasi gereği diyerek ülkemizin başına getirmedikleri melanet kalmadı. Özgürlük ,eşitlik adına yola çıkanlar, şunu akıllarından çıkarmamalıdırlar ki; bugün Irak'ın başına gelenlerde; özgürlük eşitlik, barış adınadır. Bizde bu durumdan payımıza düşenleri alıyoruz.
Birinci Dünya Savaşı'ndan günümüze Türkiye'nin ,Türkiye olması için canı gönülden ülkemiz halkının, barış ve huzuru için kimler bizlere destek verdi? Nohut beyinlerimizi, incir çekirdeği akıllarımızı bir karıştıralım.
Çıkar panayırlarında, 1-3-5 sigraya halka atanlar, şimdi siyaset pazarında; sağa, sola gülücükler, sahte davranışlar, yapmacık, uydurmaca sözcüklerle insan avlamanın mevsimindeler.
Siyaset eleğinin gözleri, gözerin gözlerinden kötüleşince elek altı mı? Elek üstü mü değerli? Zaman insanı, gerçeklerle sınar. Elek altı sanılan; bu ülkemin değerli ve verimli insanlarının un ufak edilip parçalanması, rüzgarlar önünde savrulmaları, ülkemizin asil değerlerinin yok olmasıdır.
İnsanının insanlığında, doğanın toprağındaki, aşınma, taşınma ve tüm insani değerlerimizin yok olması, yaşadığımız kısır döngülerin asıl sebebidir. Kısırlaştırılmış düşüncelerden, kısırlaştırılmış siyaset, kısırlaştırılmış siyasetten ve siyasetçilerden kısır iktidarlar ve muhalefetler oluşur.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home