Çarşamba, Nisan 09, 2008

SÖĞÜDÜN YAPRAĞI

 

         "Söğüdün yaprağı narindir narin./ İçerim kan ağlıyor, dışarım serin."... diyerek sevgilerini ve içindekilerini dışa vuran,  sevgili insanlarımız. Yaşadıklarını geleceğe aktarmanın erdemimiyle; adım adım, yarınları bu gün ederler.

            Kendilerini gökten zenbille indi sananlar; zorluklar içinde; yoksulluk, yolsuzluklar  pazarından çarpılnadan, ütülmeden varlıklarını sürdürmeye çalışırlar.

            İktidarı elinde tutanlar, fakir ve fukarayı yemek çadırlarına, aş evlerine, köşebası lokma hayırlarına muhtaç bıraktıkları yetmiyormuş gibi,  3-5 çuval  yakacak kömür ve  bir yiyecek poşetiyle halkın oylarını ipotek alma yolunda  başarılılar.

            Başaramadıklarına gelince; ekonomik, siyaset, ahlakilik, dini, hukuki, eğitim, sağlık ve kültürel değerlerimizin korunması  ve yaşatılmasındaki tutarsızlıkları.

            Diğer başarılarına gelince; şehit anlarına, çiftçi analarına, yüreği yanık, içleri kan ağlayan insanlarımızın, terörü lanetlemek için attıkları sloganları işitince, yuhlanınca yakınıcılar pazarı kurarlar. Allah'ı unutarak, yeşil dolarlara bürünerek, halkın yakıcı etkilerinde kendilerini maskelerlr. "ÇAKIL TAŞINI BİLE  VERMEM" diyerek dünya aleme meydan okuyan Sayın Çiller'e taş çıkartanlar, haraç mezat  Anadolu topraklarını, yabancılara peşkeş çekmayi, verdiyse Allah verdi deyip, Allahın adını kirletmeyi,kullanmayı, ANADOLU  kadının örtülü, örtüsüz, türbanlı tübansız diyerek ayırmayı, meydanlara taşırlar.Avazı çıktığı kadar kalabalıklara bağırmayı,  Bush'tan ve Barzani'den ses geldiğinde dut yemiş bülbüle dönerler. Duyarlı kitleler  olanları dillendirip, seslendirdiğinde, çığrından çıkarlar., Toki açılışlarıyla alanları seçim meydanına çevirerek, 3-5 bin karşına geçınce avazı çıktığı kadar bağırmayı ,kendilerini mağdur ve mağdure ilan ederler.

            CNN Türkte  Uğur Dündar'ın  "Derin  devlet var mı? Sorusuna,.."Derin Türkiye" var. " DERİN TÜRKİYE ÖNÜMÜZÜ KESİYOR " diyerek; Türk siyasi yaşamına yeni  bi kavram eklendiğini öğreniyoruz.  Öğrenmenin yaş sınırı olmadığına göre; daha çok "görecek günümüz" olur diyerek kendimi avutmalıyım.  Ülkemizin insanları, narin, duygusal, ahde vefalıdır. Bu özelliğimizi nasıl oya tahvil edeceklerinin sıcak günlerindeyiz.

            İşin içine çıkar ilişkileri girince; ne narinlik, ne duygusallık, nede ahde vefalılık görüyoruz? Bu durumda; din- iman, ahde vefa para etmediğini görüyoruz. Neden bunlar söylüyorum? SİZ KARA VERİN.

          Günlük basıdan; " Biliyorsunuz şu anda sağlık,eğitim ve gıda  KDV( kedi, deve vergisi)ne tabi. " Kendi ifademle: kimden, nelerden, kedi ve deve kadar  vergi alınacağı  Ağustos 2004'te bir kanun çıkar. Bu kanunla;

            " *Çocuk emziğinden %18, Pırlantadan %0.* Odun kömürden %18, Zümrütten  %0. *Tezek ve gübreden %18, yakuttan % 0. Tükenmez kalemden %18, elmastan %0. *Asgari ücret vergiye tabii. *Milyon kolarlık hisse senedi alıp satanlar vergiye tabi değil." Sayın Şükrü Kızılot, Emre Kongar  Hocam; böyle  bir rezalet olmaz diyerek yakınmasını belirtiyor.

            Bazan böyle ince konulara takılıp kalıyorum. Sizin sorunsuz başınıza sorun olduğuma inanıyorum. Kendimce bunları dillendirmezsem eksik yaşamış olacağım diyorum.

         Yeri midir bilemiyorum? Sabahattin Ali yerden göğe haklıymış." Görecek günler var"demesinde. Ama aldırnadan olmuyor. Söğüdün yaprağını narinliği, ülkemizin insanlarını serinliği  bana yetiyor..

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home