BULAMAÇ
İnsanın yaşamı bulamaçlar içinde olgunlaşır. Bizim için anlamlı ve gerekli olan kıvam. Çok abartılı bulabilir, karamsarlık içinde olduğuma hükmedebilirsiniz, Dostluklarımızın kalıcı, verimli, yeni güzellikler yaratmasın temeli. Hepimizin bir birimize zaman zemin hazırlaması, anlamlı olur. Düğünü düğün, bayramı bayram bilmek, sağlıklı günümüze yeni bir sağlıklı gün katmak ne güzel. Tüm güzellikleri bırakarak, işin dedikodusu ve lafıyla uğraşmak, bana pek anlamlı gelmiyor.
Bayramı; bayram bilerek yaşamak, büyük düşüncedir. Bayramı, tatil olarak değerlendirmek; gündelik yaklaşımdır. Bu anlam derinliğini fark etmek, insanın geleceğe tutunmasında en büyük etkendir.
Yollar, günler, dağlar kat edip, sevdiğine, yurduna yuvasına atasına, akrabasına koşan insanların, yüreklerindeki duyguların saflığı, berraklığı anlayanı derinden etkiler. Anlamayana, kuru kalabalıktır. Yüreklerindeki sevgi pınarlarının musluklarını sonlarına kadar açan insanlarımız aynı şevk ve heyecanla karşılık beklemeleri doğaldır.
Yaşanan mevsimin acımasızlığı, kat edilen yolların uzaklığı, gönül ve yürek yaralarının merhemi ve ilacıdır. Bayrama hazırlanan sokakların sabah tenhalığı, sürekli tenha kalacaktır anlamında değildir. İnsanın , insan sıcaklığının ortamı sarmasında, ön zamandır.
Ön zaman dilimi ve son zaman dilimi arasında yaşadıklarımızdan öğrendiklerimiz bize insan olmayı öğretir. Yazımıza başlık olan sözcük bir anlamda insana bir iç tiksinti verebilir. Konumuz, başlığın iç tiksintisi değil, insani ilişkilerimizin; değişik katkılar sonucu oluşan, yeni bir görüntü ve oluşum anlamında bu sözcüğü kullandım.
Anne sütümüzden sonra, ilk besinleri bulamaç yapıda tüketiriz, çiğneme, koparma, ezme, yutkunma becerimiz geliştikçe besinleri katı tüketmeye başlarız. Beslenme kültürümüzde, bulamaç ayrı bir yer tutar. Değişik besinlerin karıştırılarak elde edilen akışkan biçimde ki besinler, güncel deyimle;"KOKTEYL" hali bizi değişik yanıltılar içinde bırakır. Et sulu, sütlü, unlu, irmikli, yoğurtlu, bulamaçsı biçimleriyle insanın yeme zevkini gıdıklar.
Yazımımızın bu bölümünde; İnsanımızın her gün karşılaştığı, insan davranışları da; yediğimiz besinleri andırır. Samimi içten davranışlarımız görenler, bu içtenliği kullanmak suretiyle, hem bizim , hem kendilerinin davranış kalitelerini bozarlar. Davranış kalitelerinin bozulduğu ortam insanı sıkar. Sürdürülebilir ilişkileri engeller, gösterişçi davranışlara dönüşür. Gösterişçi davranışlarla desteklenen bir yaşam, insanların yaşam kalitesini de bozar.
Bu anlamda kutlu ve mutlu günlerde duygu dünyamızın bulamaçsı yapısında ki güzelliklerin kaybolmaması, kokuşmaması en büyük özlemimi
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home