Pazar, Kasım 25, 2007

TELKARİCE YAŞAMAK



 

"Savaşların, çatışmaların bitmek bilmediği ve savaş tacirlerinin her türlü yolu ve yöntemi kullanmaktan çekinmedikleri günümüz dünyasında, barış, özgürlük, insan hakları, insan onuru, insanın değeri, eşitlik, adalet vb. kavramların ve değerlerin savunulmasında ve insan eylemlerinin ilkelerini ve ereklerini oluşturmasında, felsefenin temellendiriciliği ve aydınlatıcılığı büyük önem taşımaktadır .

Günümüzün sorunları karşısında, bilim insanları ve sanatçılar kadar felsefecilerin/filozofların sorumlulukları da büyümektedir. Çünkü bu dünyanın daha iyi, daha insancıl bir dünyaya dönüştürülmesinde ve uygarlık maskesiyle gizlenmeye çalışılan modern barbarlıklara başkaldırmada felsefenin işlevi yaşamsal bir önem taşımaktadır. Unutulmamalıdır ki, felsefe insanlık ve uygarlık tarihinde önemli bir tarihsel güçtür.

"İlimizin uzak köylerinden birine  ziyarette bulundum. Ziyarete gittiğim eve başka bir ziyaretçi geldi. Hoş beş sonrası, ben onu tanımıyorum, oda beni. Sadece merhaba, merhaba. Sohbet arasında kim olduğunu öğrendim. Babası 1950li yıllarda Suudi parasıyla yurt dışında okumuş. Ülkemize geri dönünce vaizlik yapan bir vatandaş. Ben onun   Millet Vekilliği dönemini iyi hatırlarım.

"Babam Mısır'dan dönünde; sanırım 1957-58 köyümüz de Kur'an Kursu açtı. Şimdiye kadar kursumuzdan, 1700 öğrenci geçmiş. Bu öğrencilerin çoğu, müftü, öğretmen vaiz, hakim, avukat, imam ve birçok meslek sahibi oldular." Diyerek söyleştik.

Konum ülkemizin insanlarının kendi inanç sistemlerinin öğrenmesi, daha sonra eğitim öğretim içinden geçerek yaşamlarını kurmaları kadar güzel ve anlamlı olan ne olabilir ki ? Benim çocukluğum ve gençliğim dönemine rastlayan bu zaman diliminin anlam ve önemini dile getirmek açısından önemsiyorum.

Bu kurslarda seçilen hafızası güçlü ve çalışkan öğrencilerin İstanbul ve yöresindeki  cemiyet ve vakıfların yurtlarına yerleştirilerek, öğrenimlerini tamamlamalarına fırsat verilmesi ne kadar insani bir davranış.

SONUÇ; İnsani bir  kurum olarak  çalışmalarına izin verilen eğitim ve öğretim kurumlarından, kendi insanına ülkesine yabancı, yurtdışından beslenen Türkiye'mizi Dünyada tek ve biricik yapan ulusal yapımızın  bozulması, kendi kafalarında ki bölünmüş, parçalanmış bir ülke durumuna getirmenin elemanlarını yetiştirmede ne kadar sabır ve inatla çalıştıklarını görmemek." Gaflettir, delalettir.

Yurdumuza kast eden;"dahili ve harici düşmanlarımız" dünde vardı, bu günde var. Yarını bu günden göremeyenler, kendi geleceklerinin telkariliğini yapamazlar. Terörü ve bölücülüğü başımıza bela edenler, 24 yıldır değil, ikiyüz yıldır sabır ve inatla çalışmalarını sürdürmektedirler.

Biz ne yapıyoruz Cumhuriyet adına? Kahve köşelerinde, dernek lokallerinde,mikrofon elde ahkam kesiyoruz. Adama ne derler? Hadi canım sende,El, alem;Kralların gölgesinde iş bitiriyor. Sen neypıyorsun?

 

 

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home