Pazar, Kasım 25, 2007

69 YIL SONRA



 

         Ata'mızın, aramızdan ayrılışının 69'nci yıl dönümünde izlediklerim, dinlediklerim, anlağımda. Anlamlandırdıklarımı yazıya dökmezsem kendime ihanet etmiş sayarım.Resmi törenlerin dışında  bir sevgi seli akını yaşanıyor Anıtkabir'e.  540 binlere ulaşmış.  İster istemez, insanın içini buruk bir duygu kaplıyor. Gözlemler karşısında.

         Cumhuriyet gazetesinin 11Kasım günü, 3. sayfasında, Hikmet Bila'yı okuyalım;

" Ülkesinde öğrencilere ve subaylara ATATÜRK üzerine dersler veren Amerikalı Prof. George Gawrych Ankara da ki" konferansta şöyle diyor: " Savaşmak zordur, ama barışta kolay değildi. Savaşın kahramanı Atatürk barışında lideri. Kahraman olmayı başarabilmiş ender tarihi kişilerden biridir."

          Türkiye'de bile yeterince bilinmeyen gerçek bu." Profesör ülkesinin ATATÜR'Ü YENİ KEŞFETTİĞİNİ SÖYLEMİŞ…

         Asıl önemli olan, Türklerin  Atatürk'ü keşfetmesi…"       Atatürk'ü yeniden keşfeden ve meydanlara bayraklarıyla koşanları kutluyorum. Üzerimizdeki boş vermişlik hastalığın tedavisi meydanları ve alanları boş bırakmamaktan geçer. İnsanlar kendilerini meydanlarda yalnız hissedince sokaktan korkar duruma düşerler.

         Boş kalan sokakları,  kovboylar, mafya babaları, isimlerinin sonlarına,"…İST,… Cİ, ..ÇÜ,… Lİ,…LU,…LÜK,…LİK "ekleri   getirerek oluşturdukları isimlerin çatısı altında kendilerini huzurlu mekanlara  teslim dereler.

         Söz gelimi; ben sosyalistim, ben devrimci, ben Atatürkçü, ben ilerici, ben Türkiyeli, ben kulluk, ben vekillik, yaparım. Ben tüccarım, her şeyi alır, atarım. Din tüccarlığı da, Atatürk Tüccarlığı da, vatan, millet tüccarlığı da, savaş tüccarlığı da yaparım. Yeter   ki bana, mama ve nema getirsin.

         Hani bir türkü vardır," İnce giyerim ince pembe yakışır gence" bu türkü aklıma geldi,   devamında;" İnsan bir hoş oluyor sevdiğini görünce" diyemiyorum neden? Kralların karşılama törenleri, ağırlanması, ödüllendirilmesi, bana tiksinti veriyor. Sebebi; Arabistan çöllerinde, Kanal savaşına katılan, arkadan vurularak ve şehit edilen askerlerimiz anımsadıkça, nereden nereye geldik? Diyorum. Şimdi de; inancım pazarlanıyor ülkeme. Haı kontejan pazarlıklarını yapılması, sizce ne anlama geliyor. Benim ülkemden   Arabistan çöllerine dolarlar akacak. İnasnlarımızın kutsal topraklara ziyaretini kıskanan biri değilim.  Ülkemde; haç tüccarları çoğlacak ona yanıyorum

Sizi bilmem ama, benim canımı acıtıyor. Yeter mi? Değil mi?   Bilemiyorum. Ama yazmak zorundayım. İçime sıkıntı kalacak.

         "Külhanbeyi sokağın başından basar narayı. PAZEVENKLEEERRRR!...

         Sokağa bakan tüm pencerelerde ışık yanar ve pencereler açılır…

         Külhanbeyi kendi kendine; NE ÇOK, NE ÇOK diyerek söylenir."

          İşte böyle;"NELER OLUYOR HAYATTA?"

        

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home