Cumartesi, Ekim 20, 2007

YUNAK VE SUNAK



--

 

             Biraz türküye benzer. Biraz uyaklı manidir.

            Şöyle başlıyor;  "Bizim köyün alt yanındadır dermeni (değirmeni),/ Senin arkandan koşmaya,/ Kalmadı   dizlerimin dermanı.

            Meyil verdim bir güzele,/ Dinlemiyor, gönül fermanı./ Tüm gönlümü serdim harmana, / Esmedi yel, doğmadı güneş./ Kurumadı duygu ıslanmış dünyam."

            Bizim  köyün alt yanından Gedez Deresi akar. Akar karda da akışı içimi yakar. Daha dün gibi. Derenin yaz gününde baharda gürül gürül akışı. Köyümün büyüklerinden; Ebem, ninem halam teyzem, yengem, kolu komşu bir birlerine seslenirlerdi;

Hu!...  hadi gız, bu gün ben, yunağa, eski yumağa gidiyom sende gel. Ben küllü suyu hazırlarım yunakta, YUNAM   Çağrısı yaptıklarını yaşadık.

Dilimizde "YU, YUN, YUNAK"  yıka, yıkan, yıkanma, temizlenme, arınma   anlamlarında kullanılır. Yurdumuz dil araştırmaların da göze çarpan sözcüklerdendir. Aynı anlama gelen,  sadece insanın su ile yıkanması anlamındaki;" ÇİM, ÇİMME, ÇİMMEK" anlamıyla karıştırılmamalıdır.

Sonraları değişime uğradığını gördük. "Çamaşırlık" oldu adı. Nereden aklına düştü bu diyorsanız. Açıklamalıyım. İnsanın tüm eylemleri sonunda bedenin, giysilerinin ve duygularının kirlenmemesi olanaksız. 800 yıl öncesinden haber veriyor Yunus EMRE; "Yundum Elhamdülüllah, Doydum Elhamdülililah" derken ne demek istiyordu? Hemen ekliyor bir başka dizesinde; "Bir garip ölmüş diyeler,/ üç gün sonra duyalar./ Soğuk suyla yuyalar./   Söyle garip bencileyin." İnsanın içinde k ve dışındaki tüm kötü duygularda arınma, kendin  bunlardan uzaklaştırmasıdır. Tüm inanç sistemlerinin temelinde ki temizlik anlayışı   bu temele dayanır.

            EN İYİ DOKTOR, KİMDİR? Sorusun cevabını yeni öğrendim; "Hastasını muayene etmeden ellerini yıkayan doktormuş." Ben öyle okudum. Yanlış okumuş olabilir miyim?

Bu cümleleri yakınma anlamında değil, değişim ve dönüşüm, gelişim içinde olan dünyamızın,   durumuna dikkat çekmek anlamında  işlemeyi uygun gördüm. Haksızlıkların, eşitsizliklerin yaşandığı bir zaman diliminden geçiyoruz.

Yunaklar yıkılmış, suları kesilmiş, akan çaylar dereler akmayasıcaya dönmüş, doğanın dengeler alt üst olmuş. İNSANLIK daha; duygusal olarak, beden olarak, giysi olarak bin yıllardır, çıkar savaşlarının arasında yunmaya zaman bulamadı. Tapınaklar yaptı, Sunaklarda bulundu; İnsanlık kendi yarattığı kirlerden arınmadı yunmadı.

            Bu durumda; BARIŞ ÇAĞRILARI, BİRLİK ÇAĞRILARI, DOSTLUK ÇAĞRILARI…. Hep göstermelik olunca, insan kuşkuya düşüyor. O da yalan buda yalan   diyerek; oyalanıyor ve kendini mi kandırıyor? Demek geliyor insanın aklından.

Sevgiyi, saygıyı, muhabbeti, dostluğu, içtenliği, çıkarsız ve umarsız olarak sunanlar acaba yanılıyorlar mı? İnsan düşünmeden edemiyor.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home