Cumartesi, Ekim 20, 2007

PAS”SAP”PAS !...



--

     İnsanoğlu bir gariptir. Ne yediğini bilir. Ne de söylediğinin nereye gittiğini. Zamanla insan söylediklerinin, yazdıklarının esiri olup çıkıyor. Osmanlı Devletinin coğrafyasın şöyle bir göz attığımızda; Herkesin yaşam biçimine, dinenine   tarikatına ağalığına karşı çıkıldığı görülmemiştir.

            Osmanlı Devleti'ni kuranların insanlık anlayışı;İnsanı yaşat ki, Devlet yaşasın."dı.   Zaman içinde iktidarı ele geçirmek isteyenler, kendi aralarında  örgütlenmeleriyle;Kuruluş, Yükselme ve Duraklama dönemlerini İmparatorluğa yaşattıklar görülür. Osmanlı Devleti'nin sınırları içindeki gelişmelerini ve örgütlenmelerini tamamlayan tarikatlar, cematler, Dost ve düşman cemiyetlerin çalışmalarıyla Osmanlı Devletinin varlığına kibrit suyu döken,  tarihi olaylara çanak tutarlar.

            Yeniçeri isyanlarından başlayıp, Kabakçı isyanı, 31 mart   olayları Osmanlı Devleti'nin paylaşılamsına ve Mandalık, vesayet, korumalık isteyen paslı düşüncelerin; Osmanlı Coğrafyasına yapılan ihanetlerin başlangıçlarıdır.

              Son 400 yılda örgütlenmelrini tamamlayan tarikatların çalışmaları kendilerini bu günlere taşıdıklarını görüyor, okuyor ve yazmaya çalışıyoruz. Dün Osmanlı Devletiyle çatışmaya giren düşünceler, Bu gün Türkiye Cumhuriyetimiz'in Kuruluşudan günümüze çatışmalarını sürdürdüklerini, kendilerini iktıdara taşıdıklarına tüm dünya şahit durumdadır.

            Öyle günler yaşıyoruz ki; kelimelerle anlatılması ve tarifi mümkün değil. Dün "Sap"!... dediklerine bu gün saman diyebiliyorlar. Güzel insanlarımız meydanlarda söylenen tatlı sözlere, inançları gereği, kavga ve kargaşaya karşı olamalarını kullanan, demokrasinin nimetlerinden beslenen bu inasnarı iktidara taşımalarına, ABD; AB; ve diğer Türkiye CumhuriyetiDüşmallarının yardımıyla elhamdülülilalh yerlerini alıp   Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki ceylan.derisi koltuklara kasıldılar. Bundan sonrası; kaldırmatik, indirmatik el kol kullanmaya kaldı.

            " Demek hayat, insanları "sap gibi durmaya" alıştırıyor." Türkçemizde "sap gibi durma"deyimi yalnız erkeler için kullanılan bi tanım olduğunu herkes bilir. Anıtkabir'de ,bu üleyi bize emanet edenlerin karşınında sap gibi olmaya ben hazır ve nazırım. Bu tür düşünceler Ulusal Kurtuluş Savaşımız'ı kazanan ve Türkiye Cumhuriyeti'ni yaratanları küçük görme   anlamında kulananlar; bugün  Bu yüce Devletimizin  Ulu makamlarındadırlar.

            Geçtiğimiz hafta;   büyük sözü söyleyip, bu sözlerin arkasında duramayan düşünceler, bu dğşğncelerini, gerçekleştirilemediğinin  an ve an dünyanın gözleri önünde görüntülendiği zaman dilimidir.

            Güzel ülkemi yataratan ve ona hizmet etme aşkıyla yanıp tutuşanlar karşısında sap gibi değil, onların ayakları altında paspasolmak isterim.Zafer ve Kurtuluş Haftalarını bizlere armağan edenlerin RUHLARI ŞAD OLSUNLAR.

 

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home