İNCE, UZUN YOL
--
Aşık Veysel; "Uzun ince bir yoldayım. Gidiyorum gündüz gece. İki kapılı bir handa gidiyorum gündüz gece.Yetişmek için menzile, gidiyorum gündüz gece." Dizelerinde; yaşamına yön veren düşüncelerini ortaya serer.
İçinden geldiği kültürü özümseyerek; SEVİYİ kendine klavuz edinir. Yaşadığı toprağı, içtiği suyu, gittiği yolu mukaddes bilerek vurur mızrabını, sazının teline. Kimileri, can kulağıyla Veysel'i dinler. Kimileri; bir elinde cımbız, bir elinde ayna, ne tıngırdıyor,sızlanıyor bu adam? Diyerek Veysel'den yakınır.
Sözü öze bağlayalım. Bu günlerde Anadolu'muzun ortasında; "Anadolu Ateşi" yanmaktadır, Hacıbektaş diyarında. Duyan bilen izleyeniniz var mı?
Hacıbektaş Belediye Başkanı; Sayın Ali Rıza Selmanpakoğlu; Aşık Veysel' tanımladığı "Uzun ince bir yolu" nasıl tanımlamış özetlemeye çalışacağım. Bizi biz yapan değerleri aktarmak ve tanıtmak bir eğitimci sorumluluğudur.
Bir akademisyen kadar, ayrıntılı aktarmamız olanaksız. Kendi değerlerimizin özünü vermekten çekinmemek gerekir. Kültürleri, bir birine boğdurmadan, hiç birini diğerine üstün ve egemen kılmadan algılamak, aktarmak daha anlamlı olur kanımca.
İnsan sevgisini; "Hz. Ali sevgisiyle yoğurmak, Hz Muhammed sevgisiyle pişirmek. Hakk'a Varmak üzerine inşa edilen bir yaşamı anlamak ve tamamlamak" bir inceliktir. "İnanç sistemimizi buna göre yorumlamak, şekilciliği aşmak" en büyük erdem." Sır'atı Mustakim" (Sapıkların gitmediği dosdoğru yol)yolda ilerlemek sizce nasıl olur?
Özellikle;Veysel'in cümlesini başlık yapmadım. "İnce" kavramını ve" uzun yol" kavramlarının içine ayrı, ayrı girip tanımak anlamında. Bu kavramlara kendimce yeni derinlikler yüklemeye çalışıyorum.
Hoşgörü kültürünün egemen olduğu, Horasan ve Mezopotamya kültürlerinin yeni yeşerme alanı Anadolu'muzdur. Çünkü; Onlarca kültüre beşiklik yapmıştır. Yeni kütlülere analık yapmış bir coğrafyadır.
Yaşadığımız bu coğrafyanın insanını geleceğe taşıyacak bir insanlık kültürünün oluşmasının ortamını hazırlamak ve bu yolda emek, uğraş ve nefes tüketmek güzel bi duygu. Kendine dürüst davranmanın yolunu tutmak anlamlı olur. Bu gerçeklerden yola çıkan anlayışı okullaştıran, Avrupa ve Anadolu topraklarında; Hacı Bektaş Veli "insanlık öğretisini kurumsallaştırmanın, çilesini çekenler den Yunus Emre; Bu kurumlardan Taptuk Emre İnsanlık okulunun bir öğrencisidir.
Bu İnsanlık okulunda dört kapıdan geçildiği bir gerçektir.
"BİRİNCİ KAPI; Sevgi saygı temelinde, İnanç sistemini güçlendirmek, İnanç sistemimizin değerlerini tanımak, bilmek, " Akli ve ilmi" yorumlar yapabilmek."
"İKİNCİ KAPI; İnsanı ve toplumu öne çıkaran erdemlilik kapısı. Bu kapıdan girdikten geriye dönüş yoktur. Çok iyi düşünülüp karar verilmesini gerektirir. Bu amacın olmazsa olmazları vardır. Birincisi SEVGİYİ her ortamda yüceltmek, hoş görü sahibi olmak. İkincisi; ele,dile bele sahip olmaktır.
ÜÇÜNCÜ KAPI; Marifet kapısı da denir. İlim ve irfan sahibi olmak. İlim ve akıl öncülüğünde bilgilenmek olgunlaşmak. Bir diğer adı olgunluk kapısı da diyebiliriz. Bu kapıdan girdikten sonra; "AYN'-E L YAKİN" olarak tanımlar Hacı Bektaş Veli; Görerek, duyarak, tanımak, anlamak, doğru bilgiye ulaşmak gerçekçi olmak. "İLME'-L YAKİN", İlimin yolundan gidilmeyen yolu sonu karanlıktır." Diyerek doğru düşünmenin, gerçeği bulamın yolunun bu olduğunu belirtir.HAKKE'-L YAKİN"olmak; Evrenin sırlarına vakıf olmanın yolu olarak yol gösterir.
DÖRDÜNCÜ KAPI; HAKİKAT(GERÇEK)kapısıdır. Gelişmiş insan olmaktır. Tanrı, insan ve evren bağlantını kavrayarak, bilimsel yaklaşımlarla çalışanı, üreteni güzeli, iyiyi doğruyu bulma yolunda olmak, "KAMİL İNSAN", MÜKEMMEL İNSAN olmanın yolunu tutmaktır.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home