Cumartesi, Ekim 20, 2007

DENİZ KUM PİRLERİ



 

            Ne yazmalı? Sorusunun o kadar çok cevabı var ki, acaba nereden başlamalıyım?   Söz konusu patatesler olunca iş değişti. Çeşitlerine girmeden neden bu ismi yazı konusu yaptığımı sorgulamadan patates üzerinden  söyleşelim.

            Yoksulun azığı, bağırsakları bozulanın ilacı.. kızartması, kaynatması,fırınlaması nasıl istersen? İrisisn adı değişti;KUM PİR olduğunu öğrendik, kent sosyetesinde. Bizim köyde ki adı KOMPİR idi. Kasabaya indik adı patates oldu. Kentlere gittik kırkyıllık pateteslerimizi adı fırınlarda pişirilerek, içine her türlü zenginleştirilmiş besinlerele süsülenerek adı KUMPİR olduğunu öğrendik. Ki ne öğrendik?

            Meğer küçüklü  kaynatmalık   ceviz kadar olanlarına tohumluk, daha irilerine patates, bebek kafası kadar olanlarının adına KOMPİR deniliyor muş. Cahil kalmayalım diyerek bunu da öğrenmiş oldum.

            Sonra öğrendim ki; Bölgelere göre, üretilen yere, yaşadığı yere, mevsimlere, siyasete, ahlaka, sokaklara göre bir çok   KUMPİRleri varmış.

            Bu konuda nereden çıktı? Diyerek; sangı bengi olabilirsiniz. Hakkınızdır. Denizde yüzmeyi öğrenirken deniz canlıları ve kıyılarda güneşleyen yazlıkçıların   durumlarını kültür ve anlayış farklılıklarına göre değerlendirmek için yazıyorum.

            Kendime sordum; Neden deniz kumu, deniz suyu, deniz fasulyesi, deniz yıldızı, deniz kestanesi, deniz feneri, deniz kaplumbağası, deniz atı, deniz kıyısı oluyor da neden deniz patatesi olmasın? diyerek düşündüm.

            Nereye baksam dünkü KOMPİRler; bugün kimi patates, kimisi  kum yumruları kimi daha da yerini sevmiş beslenmiş obezleşerek; KUM PİR'i olup çıktıklarını görüyoruz. Kara gözlükler arkasında, uykusuz, kararmış göz dipleriyle 4x4 kara jipleri  ve taksileriyle kumsalları işgal ettiklerini görünce insan halden hale giriyor.Şiş göbekleri, ulaşılmaz hal ve tavırlarıyla, kuma belenmiş halleriyle insan başka şeyler geliyor. Akıl dışı davranışlar insanı gıdıklıyor. Nereye gitsen KUM PİRleri var. Denizin altında, denizin üstünde, Anadolu'nun dağ başında, ıssız yollarında   bu pirler  hakim.

            Temmuz 22'ye kadar bu Kum pirlerinin kimileri kumda oynayıp, altlarına özel araba isteyip oy kullandılar, kimileri halkı suçlayıp işin içinden çıktılar, KUM PİRleri pirlik, cinlik yapıp oylarını pazarlamaya çalışırken; "Atı alan, Üsküdar'ı geçti."

            Deniz KUM PİRleri, honmurdanmaya başladılar. Deniz'le olmaz, Karayla olur, bende diyorum ki havayla olur. Bu ülkeyi bize emanet edenler; denizi, kumu Havayı,   ayrı ayrı düşünerek mi? Bu ülkeyi  işgalci işbirlikçilerinin elinden aldılar. Türkiye Cumhuriyeti'ni kurdular. Böyle bir  kolaylık yok."" Hattı müdafaa yok, sath-ı müdafaa vardır . O satıh; Vatanın  her karış toprağıdır" Diyenlere ihanetin bedeli deniz kıyılarında, eğlence alanlarında, cafe ve barlarında   kafayı çekerek, kumsallarında siyaset üretmek, dedi kodu yapmakla olmaz.

            Sen alemi kör sağır, dilsiz belle, kendini açıkgöz. Çok değer verdiğim biz cümle vardır. Onu paylaşayım. "Gitmediğin yer, görmediğin insan; senin değildir."   Diyor büyüklerimiz.

            Şimdi sözümüzü  sonlamadan; konuyu derleyip toplayalım. Amacım; hakça kazanan, çoluğu ve çocuyla  dinlenen, tatilini yapan insanlarımıza söz kondurmak ahlaksızlık olur. Sözüm; Ülkemizde hiçbir işte , ellerini taşın altına sokmayıp, dışarıdan akıl verip, sürekli "Olmuyor, Olmuyor….." şarkınını dudaklarından düşürmeyenlere.

            Benim güzel ülkemde; Olmaz olmaz. Olur olur, bal gibi; HER ŞEY olur.

 

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home