Perşembe, Ağustos 09, 2007

SON ŞANŞ



Her başlık ayrı tat verir okumaktan tat alana. Başlıklar insanlarda boşluk bırakmamalı. Her yazı başlığını bir spot lamba anlamında algılamak gerekir. Başlıklarımızın bir anlamı olmalı. Başımızda ki   şapka, fotr, takke, şal, şalvar, püşi, adı her neyse. Bir biçimi, formatı, düzeni, güzelliği olmalı.

         Asıl konumuza dönelim. Biraz laflayalım. Her başlığın, bende derin izleri var.   Başlık altını doldururken sıkılmıyorum. Bu başlığın içini sıka basa doldurmaya sayfalar yetmez .Genellemeler yaparak, sizlerle söyleşmenin keyfini  çıkarıyorum. Sözlü ve yazılda olsa, muhabbet etmeyelimde; taş mı olalım? A canım.

Vatandaşın ağzıyla konuşmak ve yazmak ayrı güzellik. İşin özünü açıklayan betimlemeler yapmak, okuyana   bir fikir vermek yine bir başka çalışma alanı. Yazma çalışmalarımızın bir getirisi götürüsü yok.Yazma işinden keyif alarak, sınama yanılma ve gözlemlerimizle   harmanlayarak  insanlara ulaşmanın keyfini çıkarıyoruz. Amatör ruhuyla karınca kaderince bu işe gönül verenlere, evine aş ekmek götürmek ve çocuklarına güzel yarınlar bırakmak isteyenlere omuz vermektir işimiz. Okuyucularımın bir tatlı tebessümü, teşekkürü sermayemiz.

  Bu kadar boş sözden sonra, işin aslına gelelim.

Vatandaş Ağa çocuğudur. Yediği önünde; yemediği arkasında. Çalışmaya alışmamış. O bar senin, bu pavyon benim, geçer bir ömür. Baba ölür. Sistem çöker. Sermaye biter. Yaş yetmiş, iş bitmiş. Elde kalan üç beş kuruşla; sahil kasabasında bir küçük büfe açar. Eşin dostun kıyağıyla ayakta durur.

         "Elden gelen övün olmaz. O da vaktinde bulunmaz." Durum bundan ibaret.   Yetmişinden sonra açılan işyerinin adı sizce adı ne olabilir? "SON ŞANŞ BÜFESİ".

         Bu gün Cumhuriyet ve demokrasinin nimetleriyle hovardaca yaşayanlar, Son şanş büfelerini   ABD ve AB'de açtılar. Ülkemizi ele güne peşkeş çektiler. Meydanlarda yalanlarıyla ve mağdur edebiyatıyla , göstermelik 440 açılış karşısında insanın nutku tutuluyor. Köy meydanlarına    dökülen birkaç araba parke taşlarının açılışlarıyla övünenlerin yaptıklarını  gidin köylere de görünüz. Bitmeyen yollar, doktorsuz hastaneler, sağlık ocakları,    suyu savılmış değirmene dönen sanayi esnafı,  alışveriş olamayan pazarlar, yanık Anadolu insanının ağzını bıçak açmıyor.

          Vatandaş yanmış , yıkılmış. Söylenen her şeyi yalan, palavra olarak algılıyor. Şimdi oy istemeye gelirsiniz. Bir daha yüzünüzü gören cennetlik diyorlar. Köyler savaştan çıkmışa dönmüş. Köy meydanlarında ve gölgeliklerde 3-5 yaşlı kadın erkek. Gençler nerelerde? Büyük kentlere gittiler. Cenazemizi kaldıracak genç kalmadı köyde diyorlar.

         Arabalarından inmeyip, arabadan el sallayan, millet vekili adaylarına ne dersiniz? Haydi güle güle. Şansınız bol olsun.

         Ben bunları abartmadım. İşkembe-i kübradan uydurmadım. Sındırgı, Bigadiç, Savaştepe bayırlarında gözledim , izledim ve yazdım.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home