Perşembe, Ağustos 09, 2007

MERT DAYANIR



          Halk arasında söylenen " Mert dayanır, namert kaçar" deyimi geçen haftanın gündemidir. Bu hafta yeni şeyler söylemek lazım cancağızım. Geçen haftalarda seçim meydanlarından kaçanlar; bugün siyasetin ustası olup çıktılar.

         O parti senin , bu parti benim diyenler kendilerini inkar edip, iktidara ve muhalefet olacak partilere akıl vermenin telaşı içindeler.

         Yaşadığımız coğrafyanın  siyasi ve ekonomik gerçeklerini bilmeden, halkımızı, sürüye, kendilerini çoban sanarak; konuşup, kaval öttürüp, kendilerini sihirli değnek sanıp, akıl hocalığına soyundukları görülüyor.

         İŞİN GERÇEĞİ; Dokumacıya nasıl ip verirsen sana öyle kumaş dokur. İpek ip verirsen ipek,   yün ip verirsen  yün kumaş, pamuklu verirsen pamuklu dokunur.

          SONRA; Sen neden ipek ipten,  pamuklu kumaş dokudunuz? Diyerek, bu güzel ülkemizin insanlarını suçlamaya hakkımız yok. Birilerinin hakkı olamaz. Hele hele; siyasi partilerden; altlarına özel araba tahsisi isteyen, benzin parası isteyip oy kullanmaya gidenlerin   hiçbir hakkı yoktur. Söz konusu; Ülke insanlarının yüksek ulvi çıkarları olunca, herkesin yakınmaya, ülkeye sahip çıkmaya hakkı vardır. Bende bu konudaki yakınma hakkımı kullanıyorum.

         Kişi hak ve hürriyetlerinin korunması ve zenginleştirilmesini istemek, insani ve hayati bir olgudur. İnsanın kutsal saydığı değerlerinin üzerinden nemalanmak ve insanın zayıflıklarını ve eksikliklerini kullanarak iktidar olmaya ve iktidarda kalmaya çalışmak, dayatmalarla varlığını sürdürmeye çalışmak, uzun süreli sonuçlar doğurmadığını, bu ülke insanı gördü ve yaşadı.

         GEÇEN İKTİDAR; KENDİNİ İYİ PAZARLAMIŞTIR. Aksini   söyleyebilir misiniz? Zaten ne demişlerdi; "Biz bu ülkeyi pazarlamaya geldik". Görevlerini yaptılar mı? Yaptılar.  Bizde kutladık mı? Kutladık.

         Sözün, lafı cimi yok. Kendine güveniyor ve çalışmayı göze alabiliyorsan sende katıl. İŞİN TARTIŞMASIYLA   uğraşma. Verilen işin, mutlu olacağın kadarını gerçekleştir, hem kendine hem bu ülkeye yararın dokunur. Demokrasi adına, özgürlük adına;" meleklerin dişi mi, erkek mi tartışmanın anlamı yok.

         Ulus Dağı'nın yolları hem yokuştur, hem iniş. Dolanı dolanı çıkılır, kıvrım kıvrım inilir. Bu yoların tozlarını yutmadan; ne inilir ne çıkılır. Zirvelerinde üveyikler ötüşür, eteklerinde   kuzular meleşir. Kış ola, bahar ola;  bakın görün yarın Ulus Dağı'nın varlığını yokluğunu tartışanlar yarın onum bağrına gömülür.

         Kırkpınar Meydanı Cazgırı  basar narayı;" Pehlivaaaaan! Pehlivan. Üste çıktım diye sevinme, altta  kaldım diye yerinme. Çayır yumuşak diye, çayıra güvenme."

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home