HAVADAN SUDAN
İnsanlar yaz sıcağında; tarlada, atölyede, yaylada, sahilde. Yaşıyorlar havadan sudan. Her nefesimizdeki hava ve suyu rant ve fırsatçılığa kurban verenleriz. Atma diyeceksiniz. Yerden göğe haklısınız. Üreten sizsiniz. Tüketen sizsiniz. Havadan sudan para kazanıp, kendini halka adayan adaylar, sizsiniz. Biz kimiz? Biz hepimiz bir birimize benzeriz. Gelene agam, gidene paşam. Gelenle giden arasındaki farkı sorgulamaya başladığında, canım olur mu öyle? Olur, olur, bal gibi olur. Sadece olmaz olmaz.
Bu aşamayı geçelim. "İNCİLİ ÇAVUŞ" ismini duydunuz mu? Paişahlara akıl verir yaşamını gırgır ve şamatayla tamamlayan bir yergi ustası. Yaşadığı dönemin padişahını kafası bir soruya takılır. Soru: "Dünyadaki en tatlı ev en acı nedir? " Tüm bilginleri çağırır ve tam cevabını veren bulunmaz. Kimi para, kimi sağlık, kimi şöhret, kimi bal börek… padişah ikna olmaz. Sıra ,İncili'ye gelir. Cevabını yapıştırır. Bu cevaptan kolay ne var? Bu sorunun cevabı; "DİL" diyerek sözü kesip atar. Bilim adamları başlar tartışmaya. Olur mu? Küçük bir et parçası neresi acı olacak? Diye yeni bir tartışma başlar. İNCİLİ; derinlerden bir sözle yeni bir cevap verir. "SÖZ OLA;KESER SAVAŞI; SÖZ OLA KESER BAŞI." Sözüyle bilim adamları ve padişah ikna olur.
Bu kadar sözü neden yazdım? Herkes yediğini içtiğini unutuyor. Bir kamera ve mikrofon görenler; bülbül kesiliyor ve ülkenin tüm sorunlarına çözümleri bulu veriyor. Nasıl olsa herkes beni dinliyor. Havadan sudan konuşsam, kimse ne söylediğimi anlamaz dinlemez. Vatandaşımız öyle dinliyor ve anlıyor ki anlamazlıktan, duymamazlıktan ve görmemezlikten gelerek, kendi en geniş hoş görü sınırlarını zorluyor. Aslında herkese, her siyasiye bir kredi açıyor. Verdiği krediyi hovardalıkta kullananları silkeleyip atıyor. Son 30 yılımızı bu çalkantılar içinde yaşamadık mı?
Meydanlara çıkanlar; havadan sudan vaatlerle halkımıza verdikleri sözleri unutup, kendilerinin gelecekteki milletvekilliklerini nasıl garanti edereiz. 3-5 kere nasıl vekil olurum yalaklığı, el, kol kaldırmatikliği yaptıklarını bu millet görmedi mi? Millet vekili koltuklarını havadan sudan işgal edebilmek için 22 temmuza ne kaldı? Ortalık toz duman. Göz gözü görmüyor.
Biz ne yapalım? Sandık başına gidince havadan sudan nemalananlara, vatandaşı soyuk soğana çevirip, istikrar için yeniden oy istenyenlere havadan sudan bir oy verip çıkmak, kendi geleceğini yeniden karartmaktır. Emeğine ,ülkene, kendi aydınlık ve mutlu geleceğine havadan sudan değer vermektir. Olmayan işini, aşını daha da olmazlara taşımaktır.
Sandık başına giderken her türlü baskı ve iknaya karşı; aklını kullanarak sandıkta kendi özgür iradeni egemen kıl. Nasıl olsa bir oy değil mi? Benim oyum ne işe yarayacak diye düşünme. Sandığa girmeyen her oy; Sıkıntı ve çile olarak kendimize dönecektir.
Bu duygu ve düşüncelerle; 22 Temmuz Seçimleri ülkemizin ve insanlarımızın sıkıntılarına çözümler getirmesi dileklerimle; ürününüz bol, kazancınız bereketli Ömrünüzün sağlıklı olması özlemlerimle.
Havadan sudan bir dilek değil; Damarlarımda ki; "ASİl KAN" yüreğimin derinliklerinden sizin huzurunuz ,mutluluğunuz ve başarınız için, bunu diliyor.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home