Perşembe, Ağustos 09, 2007

AKILLILIK MI?



         Zamanın derinliklerinden günümüze; insanların   nasıl karar verdikleri  bilim adamlarının çalışma konuları arasında yer almıştır. İnsanın verdiği kararların, kendi geleceğini etkilediğini kimse inkar edemez.

         Oy vermeden, su kullanmaya, su kullanmadan ekmek tüketimine ve trafikte araba kullanımında aldığımız kararlarda, kendi payımız vardır.

         Aldığımız kararları; yaşam alanımız, aldığımız eğitim ve çevresel etkenlerin doğrudan etkilediği bir gerçektir.

         İnsan yaşamında; kararlarını verirken aklını mı egemen kılıyor? Yoksa duygularını mı egemen kılıyor? Sorgulayalım, karşımıza neler çıkacak bakalım?

         Aklımızın mayasında, YARATILIŞ ÖZELLİKLERİMİZ, deneyimlerimiz, gözlemlerimiz… vardır.

         Akılla kurnazlık arasındaki fark nedir? Açıklayalım. Akıl bize bağışlanan, yaşamımız boyunca   hovardaca kullandığımız  manevi mirasımız. Kurnazlık; Kendimizin çıkarlarını korumak için düşündüğümüz ve gerçekleştirdiğimiz   bize göre akıl oyunları, kandırmacalar, kapıp kaçmalar, aldatmacalar.

         AKLIMIZIN BESİN KAYNAKLARINI yukarıda yazdık. Kurnazlığı besleyen besinler; hırs, öfke, kin, nefret, adam yerine konma.

         Yıllardır ülkemizde estirilen duygu düşünce ve siyasi rüzgarları; insanımızın aklını başından almıştır. Midesine indirmiş, yediği, içtiği, gezdiği, çarptığı, çaldığı, vurduğu, kırdığıyla, kaptığı, uçtuğuyla övünür durumu gelmiştir.

         NEDEN? Sen paçanı kurtar, gerisini düşünme." Bunun adına   küreselleşme denildi. Akıllı olmak yerine kurnazlık egemen kılındı. Çünkü kurnaz; anlık çıkarına bakar. Kurnazlarımızın yerel söylemlerine gelince; " –nolcek lan? Vur geç, bas geç." "Sen kendi yaşadığına bak."

         Bu çember içinde kalan aile düzenimiz; ; çocuğuna,"KIR ŞİŞEYİ DÖN KÖŞEYİ" "SEN PAÇANI KURTAR GERİSİNİ DÜŞÜNME" önde gidip ezilme   arkada kalıp üzülme ortalarda bir yerde gezin. Sen işine bak.  Nasıl olsa gemisini kurtaran kaptan"  eğitim felsefesiyle   geleceğin kurnazlarını yetiştirip sokağa salıyoruz.

         Sonrasını ne sen sor, ne ben söyleyeyim. Herkes yalan söylüyor diyemeyiz,   herkesi suçlama hakkımız yok. Doğru söylüyorsunuz, herkes yalan söylüyor,  ya sen, sende yalan söylüyor, kurnazlık yapmıyor musun?

         Şapkamızı çıkarıp önümüze koyalım, berberin önüne oturalım, Vur makası diyelim. O zaman görürüz saçımızın rengini. Kimsenin kurnazlıklar içine girip kendini saklamasına gerek yok.

         Akılcı olanla,kurnazca olanı, "Rahman'i" olanla şeytani olanı, ayırmak insanın  kendi elinde.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home