Cuma, Haziran 29, 2007

“ÇARŞAF PUSULANIN, ÇARŞAFI”



"ÇARŞAF PUSULANIN, ÇARŞAFI"

         Bu başlık benim değil. Çok hoşuma gitti, sizinle paylaşmak çok anlamlı olur. Halkımız, "çarşaf" sözcüğünü edebe mugayir kullanmayı sevmez. Ama yine çağrışımları insanın içini gıdıklar.

         Basını tararken dikkatimi çekti, kaydettim. Sebebini sorarsanız, insanları yanlış yönlendirmenin, şartlandırmanın yanlışları üzerinde bir iki cümle söylemekte yarar vardır diyerek tuşlara basıyorum.

         Çok partili dönem insanın seçme   seçilme hakkının özgürce kullanılmasında yalnızca bir adım. O dönem olağan üstü bir zaman dilimi.2. Dünya Savaşın çalkantıları içinde ülkemiz. Okuma yazma oranı çok düşük. Basın ve yayın bu günkü kadar, yaygın değil. Sadece radyo ve gazeteler var. İnsanlar bilgilenme haklarını kulaktan kulağa kullanıyorlar. Bu bağlamda; Ne CHP'nin Altı okunu, nede Demokrat Parti'nin sembolu "El" resmini ayırt edebilyorlar?. El işaretleriyle anlaşmaya çalışan insanların kafaları karıştığını   o dönemleri yaşayanlar anlatırdı.

         Şimdi İşler kolaylaştı gibi. Ok, Hayvan ve bitkilerle sembolize ediliyor. Oy pusulasının uzunluğu, oy kullanımında seçmeni ne kadar zorlar bilemeyiz? Bağımsız adayların çokluğu karşısında seçmene ve sandık başı kurullarına sabırlar ve kolaylıklar diliyorum.

           Güzel bir deyimle yazımızda ilerleyelim;" İmam bina okur, döner döner yine okur."  Bu konu alıntımda, çok güzel tanımlanıyror. Birde siz  okuyun   bakalı ne diyeceksiniz?  

Yazarımız anlatıyor;"Komşumun bir hizmetçisi vardı... Mesut Yılmaz'a âşık.. Öyle "mecazi" anlamda falan değil, gerçekten sırılsıklam tutkun... (Berna beni gebertecek.)

"Yardımcı kadın" demedim; o terim, "bak onu kendimle eşit tutuyorum" havası yaparak vicdanını rahatlatmak isteyen burjuva karılarının sahte sevecenliğini yansıtır.

Mesut Yılmaz'ı sevdiğine göre, seçimde de oyunu ona verecek... Doksanlı yıllar, hangi seçimdi, unuttum.

Komşum ertesi gün sormuş, verdin mi oyunu Mesut Yılmaz'a?

"Tabii," demiş temizlikçi kadın, "kır atın altına bastım mühürü!"


22 Temmuz günü seçim var, Seçim Kanunu'nda değişiklik yok, Siyasi Partiler Kanunu'nda değişiklik yok, değişikliğe niyet de yok, seçim var, pusulası da iki metre on altı santimetre... Meclisin cumhurbaşkanı seçmesi mümkün görülmüyor, halkın seçmesi de mümkün görünmüyor, belki darbe olacak, belki sonbaharda yeni bir seçim var, pusulası çarşaftan... Solcular sağa geçmiş, sağcılar sola geçmiş, eski komünistler faşist olmuş, eski faşistler demokrat, seçim var, geçim yok"

 

Benim doğduğum yöremizde  "Karanfil" ağabeyimiz vardı. Rahmetli şeytana papucu ters giydirirdi. Kafası karıştığında; HOCAM!..  -" NOLCİK ŞİMDİ? " diyordu. Ben ne yazmalıyım şimdi?

Bir tarafta; Bayrak, vatan, millet. Başka tarafta; Dolar, Eura, Altın.   Diğer tarafta; İnancımızı, temiz duygularımızı, birliğimizi, kutsallarımızı pazarlayanlar.

Aklınızı, seçim sandığındaki "çarşaf   pusulanın çarşafına" dolamadan kullanmak en iyisi. Bu seçimin adı millet vekili yenilenmesi. Aklımız yenilenmeden, geleceğimiz yenilenmez. Millet Vekillerinin Ahmet ve Mehmet olması bir anlam ifade etmez.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home