Perşembe, Nisan 26, 2007

YAŞLILAR HAFTASI



--
            18-24   Mart her yıl "Yaşlılar Haftası" olarak kutlanmaktadır. Yıllar farkında olmadan ayağımızın altından kayıp gidiyor.  1999 yılı    Birleşmiş Milletler tarafından "YAŞLILAR YILI " olarak kutlanmıştır. 
             Okullarımızda   kutlanan "Belirli Günler ve Haftalar" listesinde "Yaşlılar Haftası"'na rastlayamadım. Takvimimde gözüme çarpınca atlayamazdım. Haftanın anlam ve önemi üzerine değinmelerde bulunma hakkımı kullanmak istedim. 
            Türkiye Cumhuriyeti'mizin Anayasasının   İkinci maddesinin son cümlesinde ifadesini bulan "... Sosyal bir hukuk devleti" kavramı; Ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğün bir ifadesi olarak, insanına sahip çıkılmasının teminatı olarak yer almıştır. 
            Toplumların kalkınmışlığı yaşlılarına sağladığı huzur güven ve sağlıklı yaşama koşullarıyla ölçülür. Kaderine terk edilmiş yaşlılar; birtakım dernek vakıf ve hayır sever insanlarımızın insafına bırakılması düşünülemez. 
            Geçen haftalarda   Adana Yaşlılar ve Huzur evinde yaşanan vahim ve elim olaylar  toplumumuzu  şoka sokmuştur. Huzur evlerinde görev yapacak yönetici, memur,yardımcı hizmetlere çok iyi eğitilmiş, her türlü önyargıdan arınmış olmalıdır. Bu kurumlara, gönüllü, iyi eğitilmiş, insan sevgisiyle donatılmış, huzurevi, yaşlı bakımevleri, mahalle yaşlılarına hizmet verecek, gerekli koruma ve gözetim elemanları yetiştirilmesi .insani bir gerekliliktir. 
           Yaşlılarımızın huzur ve güvenle dinlenecekleri sağlıklı mekanlar yaratılması, sosyal   devlet ilkesinin gereğidir. Gözlemlediğim odur ki; Balıkesir ilçelerinde ve merkezinde  yaşlılarımızın, çağdaşlarıyla oturup kalkacakları, dinlenip söyleşebilecekleri   sosyal mekanlara rastlamadım.
           Meslek çeşitlerine göre kurulu lokaller; sigara dumanı, oyunlu, gürültülü hijyen olmayan mekanlar. Yaşlıların dinlenip dolaşabilecekleri yeşil alanlar ve parkları arayıp bulabilirsen aferin.Park diye gödüklerimiz; gürültülü, tozlu alanlar.  
          Sözün burasında; Musa Eroğlu alıyor sazı eline, söylüyor kendi dilince. Bakalım ne söylüyor dinleyelim; 
          "Bu dünyanın direği yok.
           Merhameti yüreği yok.
           Kılavuzun gereği yok
          Yolun sonu görünüyor." 
          Bilmem bir fikir verebildim mi?  
          Yararlandığım dizeler insanın içini sızlatıyor. Bir ömür sevdiklerini kucaklayanlar güçsüz kalınca, elden ayaktan olunca, cansız değneğe tutunup kalıyorlar. 
          "Azrailin gelir kendi,
          Ne ağa dinler ne efendi
           Sayılı günler tükendi
           Yolun sonu görünüyor."
           Sayılmağa muhtaç, korunmağa muhtaç durumda sığıntı olmak onlara ağır gelen duygu. Kökleri kuruyan dallar meyve vermez. Çabuk kurur. Ayakta ölürler. Yaşlılar bizim köklerimiz. Önlerinde saygıyla eğilip ellerinden öpüyorum. Nice mutlu yıllar. Kutlu, mutlu, sağlıklı günler dileklerimle. 
://ihsan.durakailesi.com

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home