(S)OYAĞACI !...
--
İhsan DURAK
Öğretmen (E)
http://ihsan.durakailesi.com
Dilimizdeki yapım ekleri kök sözcüklere o kadar çok anlam zenginliği katıyor ki insan nerede duracağına karar vermiyor? Söz sırasını;-siz,-sız,-suz,-süz yapım eklerine tanıyalım.
Kefen+siz=KEFENSİZ(Yoksul), ar(namus)+sız=ARSIZ , yol+suz= PARASIZ, OR..SPU, soy+suz=SOYSUZ:Sülalesi belli olmayan. Döl+süz=DÖLSÜZ:kısır, ürün vermeyen.
Sorun burada başlıyor. Çizgi ustası Musa Kart'ın "çizmeden yukarı" karikatürüne( çizgiyorum) bakıyorum. Derin düşüncelere dalarak, "ne olacak bu memleketin hali?" diyerek kendi kendimi sorguluyorum. Dışımdaki ses(duyularım); sana ne? İçimdeki ses(vicdan) sen duyarlı yurttaş rolünü oynuyorsun. Rolünü değiştir. Kıytırık işlerle uğraşma. Kör sağır, dilsizi oyna diyor. Size bırakıyorum yeni rolümü.
Evliya Çelebi Anadolu'yu tanımlıyor." Edirneden Kars'a kadar sincaplar toprağa basmadan daldandala atlayarak ulaşabilirler" diyerek Anadolu'muzun ne kadar ormanlık olduğunu tanımlamaya çalışıyor. Aksak Timur'un filleri Çubuk Ovası'nda ormanlarda saklanıyor. 1403'lü yıllarda, Yıldırım Bayezit'e karşı.
Şimdi sincaplar konuşyor, serçeler susuyor, puhu kuşları ötmez oldu çevremizde. Anadolu sırtlanları, kaplanları isim olarak kaldı.
Sincapların dilinden," geride birtek ağaç bırakmışlar. Oda işimize yaramaz!.." Diğer sincap ses veriyor. "SOYAĞACI !.." , "(S)OY AĞACI !.." ,"SOY+ AĞA+ CI !...". Beden eski beden. Ülke eski ülke. Nereden çıktı bu? SOY+SUZ, SOY, OY, AĞALIĞI AĞACI. Köklerinde bizim suyumuz toprağımız var. Denizlere yol alan topraklardan çoraklaşan ülkemizde SİYASET AĞACInın dalları görkemli. Bir dalında ormancıi birdalında işadamı, birdalında bilirkişi, birdalında bürokrasi, bir dalında güvenlikçi bir dalında belediyeci. Mübarek ağaç nede verimli? Mor binlikler, yeşil dolarlar,nerenk olduğu belli olayan yapraklar dalları süslemiş. İMF'nin ve dünya finans kuruluşlarının hormonlarıyla ağacımız büyüdükçe büyüyor.
Bu soy ağacının nereden beslendiğini arayanlar, kendileri, sülaleleri çıkyor toprağın altından. Şimdi kökten beslenme dönemi bitti. Yapralardan besleniyor bitkiler. Dünya değişiyor ama biz, " Devlet malı deniz yemeyen domuz. Kırk kulplu kazan. Tut birini sende kazan." Söylenceleriyle büyüyen nesilleriz. Savaş görmedik, barış çocuklarıyız. Barışık olalım derken karışık olduk . Kimin eli kimin cebinde anlamakta zorlanıyoruz.
Ormandaki kurtlar, çakallar, andıklar, leş yiyici kargalar, "çıkar ormanı" yanınca, yok olunca bakalım ne diyecekler. Devlet herkesin başına bir polis, zaptiye dikemez ki. Demokrasi yağmurlarının sularıyla beslenenler. Havalar kurak gidince, Allah! Yalvarmak için yağmur duasına sığınıyorlar. Barajlar kuruyunca , çeşmelerden sular akmayıp, p.ku donunda kurunca.
Söz sırası bir başka derin çizer; Nuri Kurçebe çiziyor ve diyor ki;" Efendiler!.. Orman niteliğini kaybeden alanların, orman sınırları dışına çıkarılması yayasını çıkaranlara; "insan niteliğini kaybeden insanların", ülke sınırları dışına çıkaracak mısınız?" sorusunu soruyor. İlgililere duyrulur.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home