EN UZUN GECE ( ŞEB-İ YELDA)
--
İhsan DURAK
Öğretmen (E)
http://ihsan.durakailesi.com
Bir dönemin yanık sesi Mustafa Geceyatmaz'ın güzel sesinden dinlediğimiz türkü içime doğdu. Anımsayabildiğim dizesi: " Şu uzun gecenin gecesi olsam. Yarin başında okuyan hocası olsam. Evlerinin önü üç ağaç çınar hep kuşlar ona konar. Alem sevdiğine böyle mi yanar?" eksiğim varsa özürler dilerim. Söyleyene ve türkülerimize saygısızlık etmemeliyim.
Anlayamadığım kavram;" Uzun gecenin gecesi" ne demek? Düşüncelerimi zorlayarak; duygularımı çiziktiriyorum.
İnsan ömrünü, kurumların yaşamını, Devletlerin kuruluş ve yok oluşlarını araştırıp irdeleyip sorguladığımızda karşımıza ilginç tablolar çıkıyor. Dünyanın neresine giderseniz gidiniz. Her toplumun bir geçmiş öyküsü vardır.
Eski dünya Karalar Topluluğu toplumlarıyla, Yeni Dünya Karalar Topluluğu toplumlarının yaşam öyküleri farklı farklı. Bizim ülkemiz nerede? Eski Dünya karalar topluluğunun Tam ortasında. Eski ve yeni olarak tanımladığım karalar nereleri?
Eski Karalar; Asya, Avrupa, Afrika. Yeni Karalar: Amerika, Avusturalya, Okyanusya, Antartika. Bir türküden nerelere yol aldık, ne ilgisi olabilir? Görünüşte hiçbir ilgisi yok. Var oluşta, yok oluşta insanın aklını kurcalıyor.
Güneşin doğuş ve batışı arasında yaşadığımız aydınlık, mutlu ve neşeli zamanları gençliğimiz, güzelliğimiz ve varsıllığımız olarak algılarım. Güneşin batışı ve doğuşu arasında kalan ışıksız zaman dilimlerini; yoksulluk, işsizlik, aylaklık, tembellik, üretimden ve her tür kazanımlardan uzak zamanlar olarak algılamak gerekir. İdeal insan yaşamı, başlığımızın konusu.
ASIL GERÇEK BU MUDUR?
İnsanın sevdikleri ve dostlarıyla birlikte olduğu, muhabbet ve huzurun ballandığı, kimsenin kimseyi huzursuz etmediği, kimsesizlerin kendini kimselerin yanında bulduğu, açlığını susuzluğunu, tüm yaşam gereksinimlerini unutup kendini başka yaşamların içinde bulmasını tanımlayan ozanın duygularını dizgileme hakkımız var mı?
En uzun gecenin, gecesi olur mu? Olur. Nasıl olur?" İbibiklerin öttüğü", tan yerinin ilk ışıklarının gökyüzünü aydınlatması zamanının adıdır. Yeni doğuş. Yeniden olma. Düşmanın geceleri hayındır. Sevgililerin geceleri bekleyiştir, sabırdır özlemdir. Yeni düşüncenin geceleri, tohuma can vermektir. Aydınlığın gücü, canın ilacıdır. Korkunun düşmanı, barışın toprağı, umudun harmanıdır.
Geceler üzerinde yaratılan korkuları yenmenin en büyük ilacı. Geceyi tanımak ve geceyi anlamaktır. Geceler kendimizi hesaba çektiğimiz, aydınlık zamanın envanterini çıkarıp yaşadığımız zamanı terazi kefesine koyduğumuz zamanlardır. Ölüm uykusu değil, rüyalarımızın ve hayallerimizin özgürleştiği, sonsuzlaştığı yaşam alanıdır.
Şimdi siz karar veriniz. Hangi karalar topluluğunun özgür, mutlu, barış içinde, insanca yaşadığı bireyi olmak istiyorsunuz.? "Balık ne kadar suya muhtaçsa?" sömürgenler, kemirgenler de o kadar; savaşa, kargaşaya, karışıklığa, geceye değil zifiri karanlıklara, düzenbazlıklara, üç kağıtçılıklara gereksinimleri vardır.
Bilmem düşüncelerimi açıklayabildim mi?
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home