SEÇENEK
İhsan DURAK
Öğretmen (E)
http://ihsan.durakailesi.com
İnsanlığımıza sunulan tüm zenginlikler ile bir bütündür. Yaşamında ki
edinimleri geleceğini şekillendirir. Bu şekillenme ve şekillendirme
etkinlikleri yaşamın her alanında yol ayrımlarıyla karşı karşıya bırakır.
Sayın RTE”nın basından yansıyan görüşlerinin satır aralarından okuduğumuz
kadarıyla kendi seçeneklerinin nasıl değiştiğini ifade ettiği açıktır.
“Geçmişte (orta okul sıralarında) ben AB”ye karşıydım....” Bu ifadeler bende
yeni çağrışımlar oluşturdu. İnsanın kendi düşüncelerini sorguladığında;
gelecek, doğru ve yanlış seçenekleri arsında sıkışıp kalmıştır. Doğru
seçeneklerin düzenlenmesinde; her evet, evet anlamında, her hayır, hayır
anlamında olmadığı görülür. Gerçek sanılan çölde ki SERAP, sakin ve durgun
akan suların sığ gibi görünmesinin yanıltmalarıyla karşı karşıya kalırız.
Tam bu noktada; bilimsel düşünce ve akıl devreye girer. Sınama ve
yanılmalarla asıl gerçeklere ulaşırız. Bu noktayı Yunus Emre şöyle dile
getirir.”Bir ben vardır benden içeru.” İşte o benlik insanı
toplumsallaştırır. Akılcı yaklaşımları ortaya çıkarır. Konumuz bencillik ve
önce ben egolarımızı tatmin etmek değildir. Geçmişten günümüze, yaşadığımız
coğrafyanın yeniden şekillendirilmesinde, masa başlarında çizilen, yönetim
ve egemen olma haritalarının arkasında yatan; sosyo ekonomik ve siyasi çıkar
hesaplarının nasıl yapıldığını görmezden gelmek, asıl yanılgılarımızın
temelini oluşturur.
Egemen ülkelerce ortaya konulmaya çalışılan çeşitli senaryolar, bizlere
oyun gibi gelebilir. 200 yıllık siyasi emellerinin, adım adım uygulanması
aşamalarından rahatsız olmamak esef vericidir. Osmanlı Devleti”nin önüne
konulan
hayatta kalma projeleri, zamanın yönetimlerince uygun seçeneklermiş gibi
sunulup, üç kıta hakimi Osmanlı Devleti”nin tarihe gömülmesine hizmet
ettikleri bir gerçektir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti”nin kuruluşunu içine sindiremeyenler, bu gün AB
görüşmeleriyle önümüze koydukları sindirme çalışmaları gözler önündedir. Bu
günleri Kurtuluş Savaşımız ve Cumhuriyet Devrimlerimizin ulusça benimseme
çalışmalarına engel olma projelerini hayata geçirme fırsatlarını her durum
ve şartta ileri sürdüklerini yaşıyoruz.
7-8 temmuz 1919”da Mustafa kemal”in Askerlikten çekilmesini gerektiren
koşullar günümüzde Türk Ulusuna yeniden dayatılmaktadır. O günlerdeki
Anadolu insanlarımızın Anadolu”dan yükselen sesi ”YA İSTİKLAL, YA ÖLÜM”
nidaları eşliğinde utkuya ulaşmıştır. Düşünülen kurtuluş Yolları arasında
egemen ülkelerin himayeleri yok muydu? Elbette Ulusun önüne serilen kurtuluş
seçenekleri akla ve mantığa uygun gibiydi. Ancak; “vatanın bütünlüğünün
tehlikede olduğu, kurtuluşun ancak milletin azim kararıyla” gerçekleşeceği
tüm dünyadaki dost ve düşmanlara; 22 haziran 1919”da Amasya”dan Mustafa
Kemal tarafından duyrulmuştu.
Temmuz sıcağında, Anadolu”nun tozlu ve çamurlu yollarına düşen “FELAH-I
VATAN” kahramanlarının doğru seçenekleri, bizi bu günlere taşımadı mı? “Bil
fiil işgal edilmiş, orduları dağıtılmış, tersanelerine girilmiş” olmasından
rahatsız olmayanların seçenekleri nedir? Şu günlerde Ankara”ya akın eden
egemen güçlerin temsilcileri acaba nelerin peşindedirler? YAKIN GELECEKTE”
bölgemizin nükleer savaşların, enerji alanlarının paylaşım savaşlarının
yapılacağı alanlar olmadığını garantisini kimler verebilir?
Sivil örümcek ağlarıyla örülmüş bir dünyanın ve ülkemizin geleceği
hakkındaki doğru seçenekleri oluşturmak kimlerin görevi olabilir?
--
No virus found in this outgoing message.
Checked by AVG Free Edition.
Version: 7.1.394 / Virus Database: 268.10.1/390 - Release Date: 17.07.2006
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home