“ŞEY” NAME
Ad soylu, Arapça’dan dilimize konuk ettiğimiz sözcüktür başlığımız. Belirsizlikler deryasında balık olup yüzgeç sallayalım. Şairlerin dilinden, gönlünden kopan dizeler insanın içinde bir “şey”leri hareket ettiriyor. Madde , eşya, boyutunu aşıp; söz,olay ve eylem boyutunda yüzelim. Kendimizi arayalım.
S.ERBAŞ’ın sözüyle;”Bunalıyoruz çocuk bunalıyoruz/ Biçim veremediğimiz şeylerin/ Biçimini alıyoruz.” Sizlere anlamlı gelmiyor mu? Aklımızı erdiremediğimiz , ifade etmekte zorlandığımız,tanımlamasını yapamadığımızda, bizim yardımımıza koşan sözcük nedir? Üç sesli, sıkılı dişlerimizin arasından akan,su şırıltısı, ağzımızı uzun ince açıp, çenemizi açıp kapatarak,”y” layarak seslendirdiğimiz, o sözcük dilimizde can kurtaran simidi görevini görür. Tıkandığımızda sıkıldığımızda önümüzü açar. Kendi enginliğimizi, sığlığımızı ele veren kilit kavramlardan biridir.
Zaman içinde kültür ve sanat etkinliklerimizde; bir biçim olarak, güncel olayları hiciv etmekte kullanıldığını biliyoruz. Sözgelimi; “Ferhangi Şeyler.”,” Şeyini Şettiğimin Şeyi” gibi Afişe edilmiş kavramlarda işlenen konuların özünden sapmadan, başliğa bakıp, burun kıvırmak aman sendecilik kolaylığına düşmeden Kavramların içini dolduran düşüncelerde dolaşmak insana ayrı bir zenginlik katar. Sözcüklerin öz anlamları yerine yoz anlamlarıyla anlaşmaya kalkmak yanlışlığına düşülmemelidir.
1997 Öğretim yılında yaşadığımdan; Diplomaları yazım görevi sırasında , kendi öğrencimin annesinin adı: YOSMA. Gelen fotokopide başka isim. Velime haber gönderdim. Öğrencimin nüfus kağıdını görmek istediğimi belirttim. Cebinden çıkarıp verdi. Sordum, Eşinizin ikinci ismi var mıdır? Hayır yanıtını alınca fotokopiyi gösterdim. İsim değişikliği mahkemelerce yapılır kütüğe kayıt edilir böyle bir durum var mı?“ Hayır” dedi. Nedenini sorgulamadan; Vatan Ve millet, Bayrak sevgini işleyen dizelerden;” Boynumuzda zincirlerden tasma var. Başımızda dalgalanan AY YILDIZLI YOSMA var” ı seslendirdim. Uğruna canımızı kanımızı verebileceğimiz değerler için kullanılan sözcükten niye utanılacak dediğimde ; Velim elimi öpmek için istedi. Ayak takımının benzetmeleriyle işimizi, kafamızı , ağzımızı bozmanın hiçbir anlamı yok.,
Kışın soğuk günlerinde; altını ıslatan, sıkışan öğrencilerimize dürüstçe kendilerini ifade etmelerini yüreklendirmek için fırsat verdiğimizde, kulağımıza sokularak; öğretmenim, “şeyim geldi.” “şeye” gidebilir miyim?, şeyimi tutamadım ifadeleriyle yüzlerce kez karşı karşıya kaldık. Hiçbir zaman yoz anlamda algılamadık. Doğal gereksinimlerinin anlaşılır şekilde ifadesi olarak aldık.
Şair burada sesleniyor;” Dur yolcu! / Bilip görmeden bastığın bu yer,/ Bir devrin bittiği yerdir./ Eğil de kulak ver Toprağın sesine / Burası, Vatanın kalbinin attığı yerdir./” Bende diyorum ki; “ŞEY” dediğiniz(şeyler), Ulusal değerlerimiz, Cumhuriyet kazanımlarımızdır. Yurdumuzun işgal günlerindeki “Hüsnüyadisler”, işbirlikçiler, mandacılar, fırsatçılar, kapkaççılar, ikiyüzlüler ve sürüsü yine pusudalar, subaşlarında.
Bu güzel ülkenin, güzel insanlarına, güzel şeyler yaraşır. Gündem; düşmanına bile mert, dürüst olmak yakışır. Belirsizlikler,belirsizlik- kargaşa,kargaşa doğurur. Olan Yurttaşa olur. Halkın deyimiyle” Ebe kadın, ebe kadın. Bebeği doğuran gebe kadın.”
S.ERBAŞ’ın sözüyle;”Bunalıyoruz çocuk bunalıyoruz/ Biçim veremediğimiz şeylerin/ Biçimini alıyoruz.” Sizlere anlamlı gelmiyor mu? Aklımızı erdiremediğimiz , ifade etmekte zorlandığımız,tanımlamasını yapamadığımızda, bizim yardımımıza koşan sözcük nedir? Üç sesli, sıkılı dişlerimizin arasından akan,su şırıltısı, ağzımızı uzun ince açıp, çenemizi açıp kapatarak,”y” layarak seslendirdiğimiz, o sözcük dilimizde can kurtaran simidi görevini görür. Tıkandığımızda sıkıldığımızda önümüzü açar. Kendi enginliğimizi, sığlığımızı ele veren kilit kavramlardan biridir.
Zaman içinde kültür ve sanat etkinliklerimizde; bir biçim olarak, güncel olayları hiciv etmekte kullanıldığını biliyoruz. Sözgelimi; “Ferhangi Şeyler.”,” Şeyini Şettiğimin Şeyi” gibi Afişe edilmiş kavramlarda işlenen konuların özünden sapmadan, başliğa bakıp, burun kıvırmak aman sendecilik kolaylığına düşmeden Kavramların içini dolduran düşüncelerde dolaşmak insana ayrı bir zenginlik katar. Sözcüklerin öz anlamları yerine yoz anlamlarıyla anlaşmaya kalkmak yanlışlığına düşülmemelidir.
1997 Öğretim yılında yaşadığımdan; Diplomaları yazım görevi sırasında , kendi öğrencimin annesinin adı: YOSMA. Gelen fotokopide başka isim. Velime haber gönderdim. Öğrencimin nüfus kağıdını görmek istediğimi belirttim. Cebinden çıkarıp verdi. Sordum, Eşinizin ikinci ismi var mıdır? Hayır yanıtını alınca fotokopiyi gösterdim. İsim değişikliği mahkemelerce yapılır kütüğe kayıt edilir böyle bir durum var mı?“ Hayır” dedi. Nedenini sorgulamadan; Vatan Ve millet, Bayrak sevgini işleyen dizelerden;” Boynumuzda zincirlerden tasma var. Başımızda dalgalanan AY YILDIZLI YOSMA var” ı seslendirdim. Uğruna canımızı kanımızı verebileceğimiz değerler için kullanılan sözcükten niye utanılacak dediğimde ; Velim elimi öpmek için istedi. Ayak takımının benzetmeleriyle işimizi, kafamızı , ağzımızı bozmanın hiçbir anlamı yok.,
Kışın soğuk günlerinde; altını ıslatan, sıkışan öğrencilerimize dürüstçe kendilerini ifade etmelerini yüreklendirmek için fırsat verdiğimizde, kulağımıza sokularak; öğretmenim, “şeyim geldi.” “şeye” gidebilir miyim?, şeyimi tutamadım ifadeleriyle yüzlerce kez karşı karşıya kaldık. Hiçbir zaman yoz anlamda algılamadık. Doğal gereksinimlerinin anlaşılır şekilde ifadesi olarak aldık.
Şair burada sesleniyor;” Dur yolcu! / Bilip görmeden bastığın bu yer,/ Bir devrin bittiği yerdir./ Eğil de kulak ver Toprağın sesine / Burası, Vatanın kalbinin attığı yerdir./” Bende diyorum ki; “ŞEY” dediğiniz(şeyler), Ulusal değerlerimiz, Cumhuriyet kazanımlarımızdır. Yurdumuzun işgal günlerindeki “Hüsnüyadisler”, işbirlikçiler, mandacılar, fırsatçılar, kapkaççılar, ikiyüzlüler ve sürüsü yine pusudalar, subaşlarında.
Bu güzel ülkenin, güzel insanlarına, güzel şeyler yaraşır. Gündem; düşmanına bile mert, dürüst olmak yakışır. Belirsizlikler,belirsizlik- kargaşa,kargaşa doğurur. Olan Yurttaşa olur. Halkın deyimiyle” Ebe kadın, ebe kadın. Bebeği doğuran gebe kadın.”
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home