Cumartesi, Ekim 29, 2005

OLGUN VE DOLGUN

2005-2006 Eğitim- Öğretim yılı başlarken; Eğitim- Öğretim çalışmalarının neresinde olursa olsun, görev yapanların, emeklerini, varlıklarını bu yolda harcayanların, yüreklerini bu çalışmalara koyanların tümünün yeni çalışma yılını kutluyorum. Yarınlarımızı yaratacak öğrencilerimize sonsuz başarılar ve sağlıklar diliyorum. Güzel Ülkemizin, güzel insanlarının olgunlaştırılması ve dolgunlaştırılması, onlara yarattığımız fırsatlar ve yaptığımız yüreklendirmelerle gerçekleşir. Olgun ve dolgun insanların yaratılmasının baş mimarları anne ve babadır.Eski eğitim anlayışlarında önce şan,şöhret,asalet için çalışılırdı. Zaman değişti,Eğitim anlayışı değişti. Sistem için, insanlık için insan, insanca eğitim. Önce insan. Önce öğrenci. Öğrenci merkezli bir eğitim-öğretimi yaşadığımız günlerin anlayışı budur. Eski söylemle,?Eti öğretmenin, kemiği anne ve babanın? değil, eti, kemiği, ruhu, düşünce ve hayalleriyle milletimizin yeni cevherleridirler. Olgunluk-dolgunluk, çoğunlukla, meyvelerin oluşumuyla ilgili görülür. Eğitim-Öğretimde; İkisini adı Gelişim olarak verilir. Olgundan ve dolgundan ne anlamalıyız? Öğrencilerimizin görünüm olarak yeterli olması, kilosunun, boyunun, konuşmasının, vücut hareketlerinin, bulunduğu yaşın yeterlikleri içinde olmasını dolgunluk olarak tanımlarız. Olgunluk; dolgunlaşmış insanın, ruhsal,sosyal, kültürel davranışlarını tamamlanmış olmasıyla eş değerdir. Bir HINZIR PAŞA öyküsü anlatılır. Sen adam olamazsın oğlum diyen babasına kızan delikanlı başını alır gider. Gün görür, mektep görür, savaş görür. Paşa olur, Kasabasına yerleşir. Köydeki babasını zaptiye gönderip, paşa konağına getirtir. Baba bir bakar ki kendi yaramaz oğlu. Oğul babasına ;- Sen bana adam olamazsın dedin! ? Bak paşa oldum. Diyor.Yaşlı baba, ay oğul! Ben sana paşa olamazsın demedim ki. Adam olamazsın dedim.Sen adam olsaydın, yaşlı babanı ayağına getirtmezdin diyerek sözünü bitirir. Bilmem ,olgunluk ve dolgunluk konusuna açıklık getirebildim mi? Herkes adamdır. Ancak; adam gibi adam olmaktır. Dolmaktır, taşmaktır, acıyı paylaşmaktır, katılmaktır, katlanmaktır. Ailenin, öğretmenin ve çevrenin görevlerinin içinde, güzel bir modeller olmak ve yeni güzel örnekler yaratma sorumluluğumuz da vardır. Öğrenci karnelerinin,. Birinci bölümde okuduğu derslerin başarısının(olgunluk-dolgunluk) kaydı, ikinci bölümde davranışlarındaki gelişim kaydı vardır. Her veli önce dersler bölümüne bakar. Yanlışlık burada başlar. Önce çocuğunun davranışlarının çağdaşlarıyla uyumlu mu? Ben çocuğuma nasıl örnek olurum? Gibi kendimizi sorgulayarak başlamalıyız. İş ,işten geçip, köprü yıkıldıktan sonra ? Hay! Seni okutan öğretmenin.....? yakınmaları fayda etmez. Sosyal ve kültürel davranışlardaki sapmalar öğrencimizin başarısını doğrudan etkiler. Aile, kendi çocuğunu, akraba kendi yakınını alkışlamazsa, yüreklendirmezse yabancıların hiç umuru olamaz.?Benim çocuğum böyle yapmaz? saplantısına kapılmadan; ölçülü, tutarlı,saygı ve sevgiyle yoğrulmuş çalışma disipliniyle başarılamayacak iş yoktur. Büyük eğitimci J.J.RUSSO diyor ki;? Şımarıklık çocuğu rezil eder.? ?Şımarmak, sevilmek, ödüllendirilmek, yüreklendirilmek çocuğun hakkıdır.? Mustafa kemal Atatürk?ün ?Cumhuriyetin temeli kültürdür.?sözünün anlamı budur. Çin düşünürü (Kuan-Tzu)diyor ki? Bir yıl sonrasını düşünüyorsan buğday ek,on yıl sonrasını düşünüyorsan ağaç dik, yüz yıl sonrasını düşünüyorsan insanını eğit(yetiştir). Bu olgun ve dolgun sözler üstüne ekleme yapmak mümkün mü?

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home