MELTEMSİ
Beğenilmeyen davranış ve eylemeler için, güncel tanımlamalara takılarak;iş, oluş ve eylemleri tanımlama ve tasnifinde kullanılan kavramlar (kakafonik,lakafonik,takafonik) günlük yazı yaşamımızda hiçte hoş olmayan kirli düşünceler ve insanı örseleyen anlatımlardır. Sıcak ve bunaltıcı yaz günlerinin kendi içindeki bunalımları yanlış ve eksik yönelimleri, sohbetin tadını bozmaktadır. Günlük siyasi, ekonomik ve kültürel seviyesiz görüntüleri içinde, hayat yine de, her olumsuzluğa karşın yaşamağa değer. Kendi geleceklerini kurmaya çalışan gençliğimiz, kendi iç dalgalanmaları siyasal partilerimiz, tarlasında tapanında ürününü toplamaya çalışanlarımız, kısa bir tatili sağlıklı olarak geçirmeye çalışan tatilcilerimiz, boşalmış görünümü içinde kentlerimiz, kendilerini serinliklere ve derinliklere atmaya çalışmanın telaşlı devinimi içindelerBu görünümler içinde; gelecek planlarını gerçekçi temellendirmeler üzerine bina etmeye çalışan, sosyal barışın, huzurun alt ve üst yapısını örmeye çalışan hukukçularımız, yerli ve yabancıların haklı övgülerini kazanan yetkin insanlarımız iyi ki var.Sığ sularda barınıp beslenemeye, kuruyan ırmakların küçük su birikintilerini derinliklerinde varlıklarını koruma ve neslinin devamını sağlamaya çalışan korunmasız, savunmasız su yaşayanları; fırsatçıların her türlü yakıcı, yıkıcı yok edici araçlarıyla saldırılarına, karşı koymaya çalışmanın uğraşını vermektedirler.Serinliklerinde ve derinliklerinde kendimizi bulduğumuz mekanlar tüm olumsuz seslendirme ve görüntüleriyle, insanı kendine çekerek, yaşama katılma ve bu çoğalmaların tadını ve büyük mutluluğundan payımızı alarak, yeni sevinçler yaratmanın ve yaşamanın erdeminde buluşmak başka bir tat ve hazdır.Yaşadığımız mekanların karmaşık ilişkileri içinde ; birbirimize sağ gösterip sol vurma, olduğumuzda farklı görünme, ne istediğini, ne yapacağımızı tespit edememenin , kolay yaşamımızı nasıl zorlaştırdığını bir bilebilsek diyorum. Var olma uğraşımız; hayallerimiz ve düşüncelerimizin sınırlarını zorluyor.Bizi biçilmiş ekin tarlalarına döndürü veriyor. ? boş başakların dik durduğu? gibi, kendi ruhsal zenginliklerimizin fakirlini yaşamanın dayanılmaz fakirliği ve hafifliği içinde zamana yolculuk yapıyoruz. Yaşanan zamanın tadına tad katmak kendi ellerimizdir.Boş lakırtılardır diyerek, katılamadığımız okumadığımız yazılar, izlemeye dayanamadığımız Tv proğramları; kendi içlerinde , derinliklerinde mutlu yaşamanın gizlerini, kendimiz ve çevremizle barışık olmanın zenginlik iksirin saklamaktadırlar. Ciddiye almadığımız, zaman ayırmaya kıyamadığımız kakafonik, lakafonik, ve takafonik tanımlamalarla akıl kalemimizin grafitini boşa mı boşuna mı çiziktiriyoruz?Sizlerin duygu ve düşüncelerin de, boş gibi de olsa, bir meltem serinliği yaratabilirsem, kendimi serinlemiş ve dinlenmiş sayacağım.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home