Cumartesi, Ekim 29, 2005

KULAÇ

Uyum; karşılıklılık ilkesinin, karşılıklı uygulanması sonucu ortaya çıkan, koruyuculuk ve kollayıcılık davranışı. Tarafların iç huzurunun ve güvenin pekişmesini sağlar. İnsanların, toplulukların, ülkelerin ilişkilerinin sürekliliğinin temeli uyumlu olmaktan geçer. Uyumsuzluk yaratıcı durumların, artı ve eksi yönleri fark etmek gerekir. Sorgulamadan, örselemeye meydan vermeden seslendirmeler yapılmalıdır. Gelecekte yaşanacak olumsuzluklara meydan verilmemeli. Çözümlemeler kalıcı uyumluluğun kurulmasına hizmet etmeli.. Yaşanacak uyumsuzlukların çözümüne katkıda bulunmak başlıca insanı, siyasive ahlaki sorumluluğumuzdur. Bilmek, okumak, araştırmak, anlamlı konuşmak kimine göre bir anlam ifade etmez. Noktayla, virgül arasında ki farkı fark etmek; anlamlı okumanın derinliğine girmeye başlangıçtır. Sözgelimi; yüzmeyi bilmek , yüzmek , denizde yüzmek , gölde yüzmek, bu sularda yarışmak, havuzda yüzme yarışına benzemez. Adıyaman, Atatürk Barajında yüzme yarışlarına katılan yüzücüler; Ali Esmer ve Menderes Çoban, GAP Spor Şenliklerinde, KAMERALARIN VE YETKİLİLERİN GÖZLERİ ÖNÜNDE sulara gömülmesi ayrı bir acıklı durumdur. Olayın en acıklı ve yakıcı olanı;? Ölüme kulaç atan? gençlerden Ali esmer, Gazi Osman Paşa üniversitesi Beden Eğitimi Bölümü Spor Meslek Yüksek Okulu öğrencisi, diğeri denizin kucağı Mersin?den gelmiş olması, durumu kurtarmıyor. İnsanlığımız; ölçülü olmayı, yazının icadından günümüze ulaşan, yaratılan uygarlıkların esası; ölçü ve titizliktir. Tırnak, parmak, sele, karış, ayak, adım, boy ve kulaç olarak, binlerce yıl kullanarak bu günlere güzel örnekleri oluşturmuşlardır. Uyumu bozacak her davranış, ölçütü aşmak, ?Çizmeyi aşmak?, insanın canını sıkmak ve ?Pişmiş aşa, su katmak? olarak tanımlanır. Halkımızca; komşuluk, kardeşlik, dostluk, hemşehrilik, yoldaşlık ilişkilerini düzenleyen davranışlarımızın köklü olması ve kalmasının mayası ölçülü olmak ve ölçülü kalmaktır. Serbest yaşamında; kendi içinde disiplini, ölçütleri vardır. ?Ben özgürüm? istediğimi yaparım, istediğim gibi yaşarım deme hakkımız; hem vardır, hem yoktur. Neden vardır? Neden yoktur? Sorularını birlikte yanıtlayalım. Neden vardır? Çükü insanın, dokunulmaz devredilemez insan hakları vardır. İnsan haklarının başında; ?İnsan gibi yaşama? her insanın temel hakkıdır. Kesinlikle tartışılamaz. Neden yoktur? Haklarımızın başladığı çizgiyle birlikte, görev ve sorumluluklarımız başlar. Nerede bir hak varsa? Orada, bir görev, bizi bekler. Düşünen, üreten akıllı varlıklar olarak; her davranışımızın ayrı bir bedeli vardır. Hiçbir insan ölümüne kulaç atmaz. Kendini ölüme terk etmez. Yarışmak ve yarıştırmak elbette insani. Ancak gerekli tedbirleri almamak sorumsuzluğun kendisidir. Düşünülüp, tartışılmadan, danışılmadan yapılan işler hem seni yakar hem beni. Sevgiye, başarıya, barışa, birliğe, kalkınmaya, katılıma atılan her kulaç derin ve anlamlı sorumlulukları beraberinde getirir. Dudaklar pısır pısır, gözler feldir feç, suratlar asık, yüzler gülmüyorsa ortada fiili bir durum vardır. Doğruya, gerçeğe yeni bir kulaç atmak zamanıdır. Gazeteler? Alıveriş patladı? Manşeti atıyor. Veli okul alış verişini nasıl ucuza getirim hesabı içinde. Sen ne söylersen söyle, herkes bildiğini okur. Hem ağlar hem gelin oluruz. Yakınmanın da bir kuralı olmalı. İnsanı saran, insanı koruyan, insanı derleyip toparlayan olmalı. Ölçüsüzlüğe, görgüsüzlüğe, uçuruma, girdaba, cahilliğe kulaç atmak benim ülkemin insanın hakkı olamaz.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home