KÜL(LEME-LENME)
Yanmış ve yakılmışlıkların artığı KÜL kavramı; bütün, bütünlük, tamamı, hepsi, tümü ifade etmek için kullanılan sözcüğümüzdür. Ben bu yazımla canlılığı yok eden, ürünlere zara veren asmaların yapraklarının kuruyup üzümlerinin yeterli beslenememesinin kaynaklarından yola çıkıp; günümüze; yeni düşüncelerle yaklaşımlar yapmaktır. Külleme; toplumsal, kültürel ahlaki, siyasi olayları küçümseyerek sadece kendinin burnunun doğrultusunda giden, at gözlüğüyle; bütünlükleri, birliktelikleri, başarıları gölgelemeye çalışan zihniyetlere, yeni açılımlar önermenin uğraşını veriyorum. Bu kavramlardan yola çıkıp, sözcüklerle raks, vals, halay, karşılamalar içinde; efenin havasında, Ham Çökeleğin kıvraklığında, Horonun ritmikliğinde, Edirne ve Erzurum?un kırdırmasının tadını almanın denemesini yapıyorum. Yaratılan tüm güzelliklerin üzerinde; doğanın ve yaratılan çevresel etkilerin kötü sonuçlarını, mantarlaşma olarak tanımlamak yanlış olamaz. Mantarlaşma; ortamın çirkinleşmesi, başka bir anlamda küflenmedir. Var olan sağlıklı yapının tahribi.. İnsan davranışlarının kalitesinin bozulması, gerekli gereksiz engellemeler yaratma ve üretme yetilerimizin sınırlanması anlamında ki;değersizliklerdir. Pazara düşen yangın, evimize, tarlamıza düşen bomba, yılımıza düşen kıtlıktır. Muhanete muhtaç olmaktır. Yerine göre; külleme ve küllenme kurtuluştur. Hoşgörüdür. Kötülüklerin, ters giden işlerin üzerine kum serpmektir. Yangın söndürücü sıkmaktır. Bizi yoran, üzen, yakan etkilenmelerin üzerine zaman tozunu salarak,, kötü yaşanmışlıkları unutma unutturmanın başkaca söylemidir. Külleme; ham korukların tatlanmasına engel, çürüyüp ,kuruyup tüm güze bekleyişimizin sonu olur. Anadolu ?da; sevgi, saygı, hoşgörü dayanışma kültürünün ateşiyle harlanıp, kızgın Ağustosun koynunda pişip, İnsan akılının azminin ve zaferinin eseriyle taçlanan ZAFER HAFTASI na değinmeden geçemem. İnsana düşman, sevgiye düşman, huzura ve barışa kin ve öfke içinde olanlar benim sunumlarımda yer almazlar. Anadolu Erenlerinin pınarlarından su içmeyenler,ANADOLU GÜNEŞLERİNİN ışınlarında karanlıkta kalanlara; Ahmet Yesevi, Yunus Emre, Hacı Bektaş, Taptuk Emre, Sarı Saltık ve Mevlana inanc kervanına katılamayıp geç kalanlara kimse yardımcı olamaz. Kurtuluş Şavaşı nın kazanılmasının hamurunu karanlara inançsızlık gösterenlere,söyleyecek sözümüz var. Küllenmiş ve küllemeye karmış düşünce ve eylemlerin destekçileri, bu özgürlüklerini kullanabildikleri tek ülke TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ?DİR. Hangi komşu ülkede bu haklarını kullanabilirler. Günümüzü hakkıyla yaşayıp, külleme ve küllenmelere karılmadan, gerçeklere sarılarak, asıl gerçeğin aydınlığında yürümek, ilerlemek, zamandan zamana koşmak. Cana, can katarak, dostu dost bilerek; insanlık denizinde yüzebilmek, kendimizle, zamanla bütünleşmektir. Harman sonu günlerin yaşandığı şu günler, kültürlerin harmanlaştığı, gönüllerin coştuğu zamanlar. Küllemeye karmış, küllenmeye yüz tutmuş toplumsal ve insani değerlerimizin yaşatılması ve korunmasına bir yerlerden başlamanın tam zamanıdır.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home