İMGE VE SİMGE
Yaşadığımız coğrafyanın, geçmiş zaman anlam biliminde bir söyleyiş vardır. Derler ki; Her kuş kendi coğrafyasının rengini taşır.
Güzelliklerin penceresinden baktığımızda güzellikleri, kötüler balkonundan kötüleri, İyiler salonunda, iyiler dans ederler. Kavramlar ortaya çıktıkları zaman ve mekanlarda anlam ve önem kazanırlar. Üretim, tüketim, kültürlenme sistemlerinin kendi alanlarında kullandıkları sözcükler sınırlıdır. Sözgelimi, Anadolu?da bir tarım aracı olan karasabanı oluşturan bölümlerin isimleri yeni nesillerce çok tanınmaz. Enek, ok, kulak, kılıç,kayışlık, boyunduruk ve zelve sözcükleri kimilerine göre anlamsız birer imge. Kimilerine göre; iş, aş, uğraş, kazanç, Yüklenme, tutunma, üretme, yaratma sevdasının, karın doyurma, varlığını sürdürme , hayatta kalabilmenin simgesidir.
İlkel üretim araçlarının yerini çağdaş üretim araçları alınca , imgeler ve simgelerin anlamlarında kaymalar oldu. Ok ve kılıç, karasabanda; enekle,oku birbirine birleştirendir. Zamanla bu imgelerin simgesel anlamları yitirerek,savaş aracı anlamların yüklenmişlerdir.
Dedelerimiz,babalarımız,bizim ve gençlerimizin anlayış, görüş ve davranış farklılığı olmaması eşyanın tabiatına aykırı olur. Özgürlük, eşitlik, çağdaşlık, mutluluk, bitirimlik, giyimden beslenemeye, keyif almaya farklılıklar olması doğaldır. Doğal olmayan,karşılıklı anlayışsızlık ve hoşgörüsüzlüktür.
Farklılıklarımız zenginliğimizdir. Farklılıkları, bir ayrıcalık ve üstünlük aracı olarak kullanmak cahilliğin,hamlığın, fırsatçılığın ta kendisidir. Farklılıkları, insanın insana egemenliği olarak kullanılmasının yanılgılarının, yanlışlarının sonuçlarını yaşayanlar bilirler.
Canlı varlıkların kendi içlerindeki dayanışma, beslenme, kültürlenme etkileşimleri , doğayı paylaşımlarındaki denge, karşılıklı çıkarları koruma yasaları içinde, yaşamlarınna zenginlik ve güzellik katarlar. Kartal yuvalarına serçelerin,yılan kovuklarına tilkilerin, balıkların yaşam ortamlarına aslanların, kuzuların barınaklarına mandaların göz koyduğunu hiç ördünüz , duydunuz mu? Kendi içlerinde ki uyum anlamlıdır.
Kendi yaşam alanlarını beğenmeyenler yeni yaşam alanlarında uyum sorunu yaşarlar. Kendi yaşamlarını ve uymaya çalıştıkları, sosyal, kültürel ve ekonomik ortamlarla sürekli çelişki ve uyumsuzluk görüntüleri sergileyerek kısacık yaşamlarını kendilerine zehir ederler
Kırsaldan, kasabaya, kasabadan kente, kentlerden, metropollere akın eden insanlarımız , kültürler arasında sıkışır alırlar.Geleneksel ve göreneksel kaynağa dönük yaşam kültürleriyle, Yeni yaşam alanı arasında gidip gelerek ömür tüketmekteler. Doğal olarak kent yaşamı, kendi içinde toplusal tabakalaşmaların sık görüldüğü alanlar görünümündedir.
Uçup ve göçücü yapımızla, geçmişle geleceği birbirine ularken, haklı övünç kaynakları yaratmanın hazzını içimizde duymak hakkımızdır. Yaşam alanlarımız içi ne yapabildik? Sorusunu anlamlı imge ve simgelerle ifade edebilmeliyiz
İMGE: YEŞİL.
SİMGE: YAPRAK
İhsan DURAK
Öğretmen (E)
Güzelliklerin penceresinden baktığımızda güzellikleri, kötüler balkonundan kötüleri, İyiler salonunda, iyiler dans ederler. Kavramlar ortaya çıktıkları zaman ve mekanlarda anlam ve önem kazanırlar. Üretim, tüketim, kültürlenme sistemlerinin kendi alanlarında kullandıkları sözcükler sınırlıdır. Sözgelimi, Anadolu?da bir tarım aracı olan karasabanı oluşturan bölümlerin isimleri yeni nesillerce çok tanınmaz. Enek, ok, kulak, kılıç,kayışlık, boyunduruk ve zelve sözcükleri kimilerine göre anlamsız birer imge. Kimilerine göre; iş, aş, uğraş, kazanç, Yüklenme, tutunma, üretme, yaratma sevdasının, karın doyurma, varlığını sürdürme , hayatta kalabilmenin simgesidir.
İlkel üretim araçlarının yerini çağdaş üretim araçları alınca , imgeler ve simgelerin anlamlarında kaymalar oldu. Ok ve kılıç, karasabanda; enekle,oku birbirine birleştirendir. Zamanla bu imgelerin simgesel anlamları yitirerek,savaş aracı anlamların yüklenmişlerdir.
Dedelerimiz,babalarımız,bizim ve gençlerimizin anlayış, görüş ve davranış farklılığı olmaması eşyanın tabiatına aykırı olur. Özgürlük, eşitlik, çağdaşlık, mutluluk, bitirimlik, giyimden beslenemeye, keyif almaya farklılıklar olması doğaldır. Doğal olmayan,karşılıklı anlayışsızlık ve hoşgörüsüzlüktür.
Farklılıklarımız zenginliğimizdir. Farklılıkları, bir ayrıcalık ve üstünlük aracı olarak kullanmak cahilliğin,hamlığın, fırsatçılığın ta kendisidir. Farklılıkları, insanın insana egemenliği olarak kullanılmasının yanılgılarının, yanlışlarının sonuçlarını yaşayanlar bilirler.
Canlı varlıkların kendi içlerindeki dayanışma, beslenme, kültürlenme etkileşimleri , doğayı paylaşımlarındaki denge, karşılıklı çıkarları koruma yasaları içinde, yaşamlarınna zenginlik ve güzellik katarlar. Kartal yuvalarına serçelerin,yılan kovuklarına tilkilerin, balıkların yaşam ortamlarına aslanların, kuzuların barınaklarına mandaların göz koyduğunu hiç ördünüz , duydunuz mu? Kendi içlerinde ki uyum anlamlıdır.
Kendi yaşam alanlarını beğenmeyenler yeni yaşam alanlarında uyum sorunu yaşarlar. Kendi yaşamlarını ve uymaya çalıştıkları, sosyal, kültürel ve ekonomik ortamlarla sürekli çelişki ve uyumsuzluk görüntüleri sergileyerek kısacık yaşamlarını kendilerine zehir ederler
Kırsaldan, kasabaya, kasabadan kente, kentlerden, metropollere akın eden insanlarımız , kültürler arasında sıkışır alırlar.Geleneksel ve göreneksel kaynağa dönük yaşam kültürleriyle, Yeni yaşam alanı arasında gidip gelerek ömür tüketmekteler. Doğal olarak kent yaşamı, kendi içinde toplusal tabakalaşmaların sık görüldüğü alanlar görünümündedir.
Uçup ve göçücü yapımızla, geçmişle geleceği birbirine ularken, haklı övünç kaynakları yaratmanın hazzını içimizde duymak hakkımızdır. Yaşam alanlarımız içi ne yapabildik? Sorusunu anlamlı imge ve simgelerle ifade edebilmeliyiz
İMGE: YEŞİL.
SİMGE: YAPRAK
İhsan DURAK
Öğretmen (E)
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home