İHANET ATEŞİ
İhanet üzerine tartışmalar, haftalardır herkesin gözü önünde yapılmaktadır.Değişik edinimlerimizin ışığında yürüyelim. Ne, nerede başlar? ,nerede biter? Noktasından dalış yaparak suyun altını görmeye çalışalım. Varsayımlara girmeden, çamurlaşmadan içimizi dökelim. Bilgilenmelerin yetmediği dünyada,yaşanmışların güzel örneklerini atlamadan, güzel günleri, zamanın demliğinde demleyelim. İmbik imbik süzerek sizlere sunabilmenin kaygısındayım. Mevlana yaşamını; üç sözcükle anlatır.? Hamdım,piştim,yandım.? Diyor.Bu yaşam biçiminin özünde yol alalım. Hamlığın; yaşı, kültürü, diploması, makamı olmaz. Sadece, şanı,şöhreti vardır. Tarih; ham gelip ham gidenleri unutmaz. Ham gelip, ham gidenler; yaşamın güzelliklerinden, insanın yüceliğinden, çevrelerinde olup biten insanı, ahlaki, kültürel, siyasal, hukuki ve sosyal değerler sisteminden habersizdirler. Haberleri olsa da hiçbir şeyden etkilenmezler.Yedisinde bir şeyler almamışsa, yetmişinde hiçbir değeri edinemezler.Toplum içinde ,davranış, söz ve eylemleriyle kendi, kendilerini ele verirler. Halk arasında ? OT? diye tanımlanırlar. Pişmek; İnsanı insan yapan değerleri yüklenmek, bu değerlerle halleşmek, bütünleşmek. Olgulardan kendine düşen payı almak. Hücrelerinde, duygu ve düşün dünyasında yoğrularak biçimlenme. Höş görü disiplini içinde donanmak, güzelleşmek. Durumlardan görevler çıkarma bilinciyle olgunlaşmaktır. Yanma, ?Kamil insan?ın, kendini; insana, insanlığa, doğanın cömertliklerine ve topluma adamak inancıyla korlanmak,ısı,ışık vermek olarak verelim. Yapılan araştırmalardan ve ortaya çıkan bilgilerden anlaşılıyor ki; Balıkesir İlinin Üç İlçesinde kendine ihanet( İntihar)ler incelemeye değer bulunduğunu basından öğreniyoruz. Konun incelemesini yapacak bilim insanlarımız, hangi bulgulara ulaşırlar bilemeyiz. Bildiğimiz bir şey varsa, kendi ruhsal yapımızda oluşan çöküntülerin, depremlerin, dalgalanmaların karşısında; gerekli donanım eksikliğimizden kaynaklanan, beslenme eksikliğimizin olduğu açıktır. Savunma mekanizmalarımızı geliştirememek.Yaşadığımız ortamlarla bağımızı koparmak. Yaşamının son noktasını, kendin koymak. Canına kıymak, kendi kendini satmak Çözümsüz kalmak. Çözümsüzlükler burgacında derinleşip, bilinmezliklere açılmalar, çevre insanını yüreklerini sızlatır. Ağıtlaşır. Dom dom kurşunu gibi insanı vurur. Bu noktadan sonra;? Değirmenin bendine, döner kendi kendine. Yazık ettin allı gelin hem kendine , hem bana.? Mısralarında ezgileşir. Dilden dile dolaşır, gönüllere yerleşir acısı. Bireysel, toplumsal, siyasal, hukuksal ve ahlaki çeşitlemeleriyle gözler önündedir. Baştan kimin kime, neden, nasıl ihanet ettiğini fark edemeyiz. Bilinmezlikler içinde durum gibi görünür. Oysa toplum bilincinde her şey açık ve net yerini almıştır. Haklılık ve haksızlık, haklı durumdayken haksızlığa uğramak insan bilincini olumsuz darbeler. ?Güzel ötüşüyle,bütün keklikleri başına toplayan kekliği çok paraya satın ala avcı; Aldığı kekliğin başını koparıp atar. Alıverişi izleyenler donup kalırlar. Birisi sorar. -Yazık değil mi, keklik ve paranıza?Diyor. -Soyuna ihanet edenin sonu budur.? Diyerek soruyu yanıtlar. İnsan aklının baş edemeyeceği sorun yoktur. Yerinde, zamanında ve insana yaraşırlık noktasında olmalı.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home