BENZEMEK VE BEZENMEK
Uyumak ve uyanmak anlatımlarıyla; bir gerçeğe dayanmak güzel ve anlamlı geliyor. Sözcüklerle dans etmek, ritme uygun hareketlerle yaşamı daha yaşanılır kılmak, ayrı bir mutluluk kaynağı. Zamanın, buz zemin olduğunu unutmadan, yumuşak, sakin, uyumlu, iç huzuruyla yaşamak, söyleşmek kültürüyle bezenmek yaşamımızın tadına tat katar diye yazarım. İçimizdeki boşlukları doldururken; boş hayallere kapılıp, kendimizi örselemeden, keşkelerle saçımızı yolmadan alabildiğince dolu dolu yaşamanın sırrına mazhar olmak. Akılcı olana akmak. Güzel olana türküler yakmak. Işığın arkasında, meydanın ortasında durmak. Güneşe kara gözlüksüz bakmak. Farlarımızı; işimizin ,aşımızın, eşimizin yoluna yakmak. Zor işi kolay kılmak, bilgi- hünerle donanmak, kendine yanmak ve kendine dönmektir. Kafatası boşluğumuzu beynimiz doldurur. Yaşam boşluğumuzu kültürlerimiz. Heykellerimize put, kütüphanelerimize akıl bozan, resimlere boya, tiyatroya baldır bacak, sazın içinde şeytan , kahvehanelerimizin köşelerinde kültür arayan, sis ve is perdesini aralamadan yaşama bakan dervişlerimize ne diyelim? Göğüs boşluğumuzu ciğerlerimiz doldurur. Yaşam alanlarımızdaki göğüs boşlukları parklar, bahçeler, yeşil alanlar, oyun alanları, spor tesisleri, mezarlıklarımız. İyide canım. Kapkaçın ,kavganın, küfürün harmanlandığı, oyuncunun ve kitlelerin aşağılandığı yereler sağlığımızı nasıl etkiler taktir sizin. Kalbimiz, vücudumuzu besleyen kanımızın,vücudumuza pompalama merkezi. Kalbimizin her atımıyla geleceğe yeni bir adım atıyoruz. Kentimizin kalbi; ticarethanelerimiz, evlerimiz, sitelerimiz, sanayi alanlarımız. Sizce kalbiniz sağlıklı mı? Kapkaç, köşeyi dön, vur kaç, yık devir, yalan talan, babasından para çalan, ortak çalışma kültüründen, güç birliğinin sinerjisini bilmeyen, yağlanmış, kendini besleyemeyen tıkanmış sertleşmiş kan damarlarıyla nereye? Arter boşluklarımız; Göğsümüzü, kalbimizi, kanımızı besinlerimiz hücrelerimize taşıyan, toplayan atar ve toplar, kılcal damarlarımız. Yollarımız, caddelerimiz, bulvarlarımız, sokaklarımız, kayırmacalarla ,buyurmacalarla uzman kurum ve kuruluşlar devre dışı veya yok sayılarak günü kotarmaca yaşıyoruz. Sağ olsunlar taşaron ve mütehahhitlerimiz var. Batın boşluğumuz; Midemiz, karaciğerimiz, bağırsaklarımız, böbreklerimizle doldurulur. Yaşadığımız şehrin batın boşlukları; Lokantalarımız, fırınlarımız, kanalizasyonumuz, besin üretim alanlarımız. Denetimler nasıl? Ne güzel rekabet, ekmek 12.50,15.00,15.00ykr iyi mi? Serbest piyasa ekonomisine sözümüz yok. Bidavaya da verilir. Basından izlediğimiz sahtekarlıklar karşısında midemiz bulanıyor. Nutkumuz tutuluyor. Yakınmalarımız bundan. İşinin ehline sözümüz yok. Kaliteden ödün vermeyen başa tacımız. Kursağımız; Sindirim sistemimiz. Yediğimizi içtiğimizi yarayışlı hale getiren iç organlarımız. İnsanı sağlıklı mutlu kılan kuruluş, yapılar. Yaratma ve üretme gücümüzün merkezi. Haram lokmaya karşıyız. Haksız kazanç, yersiz ilaç mutsuz yaşam toplumuzun kültür değerlerini çürütür. Ustalara takılmadan sözü sonlamayalım.* Kurbağa, İneğin azametine kapılır. Kıskanır. Bende inek kadar olabilirim. O ne göğüs, boy bos endam. O nasıl yiyip içip büyük oluyorsa, bende olurum. Başlar happuru,huppuru yemeye, yedikçe büyür, büyüdükçe şişer.Sonunda, çattadak çatlar, canı çıkar.* diyor Fabl virtiyözü La Fontaine.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home